“TİYATROCULUK MANYAKLIK”

Nilgün  KAYA

Tiyatro sanatçısı, sinema ve dizi oyuncusu Rasim Öztekin, konuk olarak geldiği 8. Ayvalık Tiyatro Festivali’ndeki söyleşisinde, nasıl tiyatrocu olduğunu anlattı. Günümüz şartları içinde tiyatro yapmayı, tiyatronun geleceğini değerlendirdi.

ÇYDD Eğitim Evi’nde 7 Mayıs Pazar günü gerçekleştirilen söyleşide Sanatçı Rasim Öztekin, Ayvalık Belediyesi bünyesinde ilçeye bir tiyatro atölyesi kurmayı planladığını, ücretsiz ve yaş sınırlaması olmayacak atölyenin Eylül ya da Ekim ayında faaliyete geçeceğini açıkladı.

“VASAT BİR OYUNCU BİLE OLSAN, ÖMRÜNÜN SONUNA KADAR OYUNCULUĞUN EKMEĞİNİ YERSİN”

Çocuklara tiyatro alışkanlığının aileleri tarafından kazandırılması gerektiğini ve tiyatronun da zor bir dönemden geçtiğini belirten Sanatçı, “Günümüzde tiyatro yapmak için ciddi zengin olmak lazım. Tiyatro yapmak ciddi olarak cepten bir şeylerin çıkması demek. Zaten tiyatroculuk o bakımdan manyaklık. Bile bile lades halindesin. Kimse ben tiyatrocu olacağım köşeyi döneceğim, para kazanacağım diyemez. Ünlü olup para kazanabilir ama o başka bir boyut. Bazen görüyoruz, ‘ bu çocuk nasıl bu kadar şöhret oldu’ diyoruz. Dizisi oynadığı sürece şan, şöhret, sonra dizisi kalkıyor sokakta tanımamalar başlıyor. Çünkü onun yerine başkası gelmiş zaten. Oyuncu değil çünkü o çocuk. Çok ta aranan bir şey değil. Bir ara ‘kalıp’ olarak kullandılar ama ondan daha güzel kalıplar gelmiş. O çocuk oyuncu olmadığı için 30 yaşından sonra kalıp olarak o çocuğun işi bitiyor ve çok büyük olasılıkla uyuşturucuya başlıyor çünkü aradığı hayatı bulamıyor ama eğer vasat bir oyuncu bile olsan oyuncusun sen ömür boyu oyunculuğun ekmeğini yersin. Tiyatro çok kötü dönemden geçiyor olabiliri daha kötü dönemler de olabilir ama içimize mutlaka umut taşımamız gerekiyor. Hitler döneminde tiyatro ve kabare yapılıyordu gizli gizli. Tiyatro bir mücadele aracıydı.” dedi.

“HER ŞEHİRDE KONSERVATUAR OLMASINA KARŞIYIM”

Bir konservatuar öğrencisinin, ‘Biz mezun olduğumuzda yapacak ne kadar iş var, bu sistem bir şekilde dönüyor ama ne kadar daha baskı yiyeceğiz, ne olacak?’ sorusuna Öztekin,  “Sistem dönüyor ama çarkı kırık olarak dönüyor. Ben bu kadar çok konservatuar olmasına karşıyım. Her şehirde konservatuar tamamen göz boyama. Hem gerek yok hem de oraya göndereceğim eğitim görevlisi yok. Giden hocaların yüzde 90’ı daha kendileri sahneye çıkmadan konservatuarı bitirip oraya öğretmen olarak atanıyorlar. Daha sahne yüzü görmemiş insanlar ne öğretebilirler ki, bu kadar konservatuar olması saçmalık. Hiçbir Avrupa ülkesinde böyle bir şey yok. Eskiden üç konservatuar vardı ve üçü de saygındı.  Eğitim kaliteleri on numaraydı. Zaten olan birkaç kadro vardı onlar darmadağın edildi dolayısıyla oyunculuk tiyatro eğitimi diye bir eğitim kalmadı. Ben şunu söylüyorum, oradan alabileceğiniz eğitimi alın ama esas eğitim sahnede seyirci ile alacağınız eğitimdir” dedi.

“ÇİÇEK PASAJINA İÇMEYE GİTMESEM TİYATROCU OLAMAYACAKTIM”

Amatörlük dönemlerinde olanları yazsa bir komedi oyunu- filmi olacağını söyleyen Öztekin, “Halk Eğitim merkezinde tiyatro kurduk hükümet Halk eğitim merkezlerini kapattı. Sonra kendi başımıza bir şeyler yapmaya çalıştık. İstanbul Akademi Sanatçıları Topluluğu vardı, ikinci hükümet geldi o da iptal oldu.  Ali Poyrazoğlu sınav açtı, öğrenci seçiyordu. Üç arkadaş gittik, sınava girdik. ‘Sizden tiyatrocu olmaz dediler’. Sinirlendik. Çiçek Pasajına gidelim, içelim dedik. Pasaja girerken baktık Ferhan Şensoy, ‘Şahları da vururlar’ diye oyun oynuyor. Arkadaşımızın abisinin akademiden arkadaşıymış. Gittik, biz amatörüz tiyatro yapmak istiyoruz’ dedik. O da ben de ‘amatörlerle çalışmak istiyorum, gelin haftaya kuralım’ dedi. Böyle tiyatrocu olduk, tesadüfen. Çiçek Pasajına içmeye gitmesem tiyatrocu olamayacağım. Şimdi soruyorlar, ‘ nasıl tiyatrocu olurum’. ‘Çiçek Pasajına mı gideceksin diyeyim’ dedi.