Nilgün KAYA
45.Merkez Yönetim Kurulu toplantısını Ayvalık’ta düzenleyen TMMOB Mimarlar Odası, ‘Kıyı Bölgelerinde Mimarlık’ başlıklı panel ile ‘Doğal mirasımız Edremit Körfezi ve Ayvalık’ın tehdit altında’ olduğu vurgusuyla Zeytin yasasındaki değişiklikler ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın doğal sit alanlarını yeniden değerlendirdiği çalışmasını irdeledi.
Doğal ve kültürel mirasa karşı yürütülen operasyonlar çerçevesinde bu etkinliği yaptıklarını kaydeden TMMOB Mimarlar Odası Genel Başkanı Eyüp Muhcu, doğal mirasın tehdit altında olduğuna dikkat çekti.
Ayvalık ve çevresinin geleceğinin değerlendirilmesi ve sorunlara karşı ortak çözümler üretilmesi amacıyla, kentlilerin, kentli kuruluşların, merkezi-yerel yönetimler, bilim insanları, sivil toplum ve sanat çevrelerinin katılımı hedeflenerek düzenlenen panel, 3 Haziran Cumartesi günü İsmet İnönü Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi. TMMOB Mimarlar Odası Genel Başkanı Eyüp Muhcu, TMMOB temsilcileri, Balıkesir Mimarlar Odası Başkanı Mehmet Ali Özerk, Ayvalık Mimarlar Odası Başkanı Gündüz İşgüder, mimarların yanı sıra Ayvalık Belediye Başkanı Rahmi Gençer, Belediye Meclis üyesi Yalçın Taş, Çevre Koruma ve Ayvalık’ı Güzelleştirme Derneği Başkanı Havva Taylan ve Ayvalık Tabiat Platformu temsilcilerinin katıldığı panelde beklenen katılım olmadı. Programda konuşma yapacağı belirtilen Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Edip Uğur da panele katılamazken paneli yaklaşık 80 kişi dinledi.
“RANT VE TALAN DÜZENİ KHK’LARLA YASAL HALE GETİRİLDİ”
Açılış konuşmasında, Türkiye’nin içinde bulunduğu durumdan daha karanlık günlere doğru yol aldığını ve önlem alınması doğrultusunda harekete geçmenin önem kazandığını söyleyen Balıkesir Mimarlar Odası Başkanı Mehmet Ali Özerk, “Rant ve talan düzeninin artık kapalı kapılar ardında değil, açık seçik kanun hükmünde kararnamelerle yasal hale getirildiği ülkemizde, doğası henüz bozulmamış kıyılarımıza mevcut iktidarın desteği ile belli çevrelere peşkeş çekilmesi, tarihi ve doğal sit alanlarını da tehdit etmektedir. Bu anlamda zeytinlik alanların, kamuya açık yaşam alanlarının, endemik bitki örtüsünün yok olma süreci başlamış ya da yok olmak üzerededir” dedi. Başkan Özerk, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın sitlerin yeniden değerlendirmesine yönelik çalışmasına da değinerek, “Ayvalık Belediye meclisinin hiçbir parti veya ideoloji gözetmeksizin bu karara oy birliği ile direnmesi ve Büyükşehrin de bunu desteklemesi aslında özlenen tablo ve umudun bitmediğinin göstergesidir” dedi.
“KENTLER VE YAŞAM ÇEVRELERİ UYGULANAN RANT POLİTİKALARININ BASKISI ALTINDA DÖNÜŞTÜRÜLMEKTE”
İnsanlığın tarih boyunca yarattığı evrensel değerlerin hiçe sayıldığı bir dönemden geçildiğini belirten Mimarlar Odası Genel Başkanı Eyüp Muhcu, “Son yıllarda kentleri, doğal, kültürel değerleri yaşam alanlarını ekonominin merkezine oturtan, bütün değerleri ve doğayı metalaştıran, esnek üretim modeli ile yatırım ve karlılık alanı olarak gören politikalarla kentler taşıdıkları kültürel ve doğal değerlerle birlikte hızla yıkımın ve plansız yatırımların şantiyesi haline dönüşmüştür. Tarihsel süreçte, özgürlük demokrasi, adalet, eşitlik, insan hakları gibi insanlığın evrensel değerlerinin üretildiği kentler ve yaşam çevreleri uygulanan rant politikalarının baskısı altında dönüştürülmektedir. 2003’ten sonra başlayan bu dönemde kentlere yönelik ‘rant ve yıkım’ operasyonları kentsel dönüşüm adı altında yoğunlaşarak ülkemizin tamamına acımasız bir imar faaliyeti olarak yayılmıştır. İnsanlığın ortak değerlerinin tarihsel süreç içerisinde üretildiği, uygarlığın merkezi olan kentlerde, bu rant operasyonları ile kimliksizlik, toplumsal ayrışma ve otoriter süreçler inşa edilmektedir. Çağdaş, bilimsel bir planlamaya dayanmayan kentleşme politikaları ve yatırım kararları ile sistemli ve ısrarlı bir şekilde ideolojik ve rant amacıyla doğal ve kültürel varlıklar yok edilmektedir. Bu anlayış doğrultusunda; kentsel ve kırsal alanlar, tabiat varlıkları, koruma alanları, ormanlar, kıyılar, milli parklar, doğal sit alanları rant haline getirilmekte, doğal kaynaklar yok olmakta, kentsel, kırsal ve çevre sorunları hızla artmaktadır.
“KUZU KURDA TESLİM EDİLMİŞTİR”
Mimarlar Odası olarak Doğal ve kültürel mirasa karşı yürütülen operasyonlar çerçevesinde bir dizi etkinlik yapmayı uygun gördüklerini, Muğla’da birinci etkinliğimizi gerçekleştirdiklerini, ikinci etkinliği Ayvalık’ta doğayı koruma çabalarına ve çığlığa ses vermek yaptıklarını kaydeden Başkan Muhcu, “2011 yılında çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnameler yoluyla Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın kuruluşu ve ardından 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunun değiştirilmesi ile koruma politikalarında yeni bir süreç başlamıştır. Bu değişiklikler yoluyla koruma kurullarının doğal sit alanlarına ilişkin görevlerinin Tabiat varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü’ne aktarılması ve Özel Çevre Koruma Kurulu’nun kapatılması tabiat varlıkları, koruma ve doğal sit alanlarının daraltılması, yapılaşmaya açılarak ortadan kaldırılması sürecinin başlangıcı olmuştur. Bir başka değişle kuzunun kurda teslim edildiği yeni bir düzen kurulmuştur. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı içinde oluşturulan Tabiat Varlıkları Koruma Genel Müdürlüğü tabiat varlıkları hakkında bütün kararları verme yetkisine sahip olmuştur. Kuzu kurda teslim edilmiştir. 2011 yılından bu yana geçen 6 yıl içerisinde bu genel müdürlük hiçbir doğal sit alanı ilan etmemiş, hiçbir sit kararı alarak ülkemizin doğal güzelliklerini korumak yerine kimi sit alanlarını ortadan kaldırmış kimi sit alanlarını daraltmıştır” dedi.
“TOPLUMLA PAYLAŞILMIYOR, YEREL YAŞAMIN DEVAMLILIĞI DEĞİL TURİZM ODAKLI YATIRIMLARIN ÖNÜ AÇILIYOR”
Doğal sit alanlarında önerilen değişiklikleri değerlendirmek için Muğla ölçeğinde yaptıkları değerlendirmenin sonuçlarını katılımcılarla paylaşan Başkan Muhcu, “Mevcut doğal sit alanlarının irdelenerek daraltılmasına dayanak olan ‘bilimsel raporların’ bir başka değişle özel şirketlerin yaptığı çalışmaların toplumla paylaşılmadığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının hazırladığı taslak plan incelendiğinde geniş doğal sitlerin yoğun yapılaşmaya açıldığı, Sürdürülebilir doğal çevre koruma adı altında yerel toplumun yaşamının devamlılığının değil turizm odaklı yatırımların önünün açılmasının hedeflendiği anlaşılmaktadır” dedi.
MİMARLAR ODASI GENEL BAŞKANI’NDAN ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI’NA ÇAĞRI
Çevre ve Şehircilik Bakanlığına çağrıda bulunan Mimarlar Odası Genel Başkanı Eyüp Muhcu, “Bütün plan, karar ve uygulamalarını tartışmaya açmalıdır ve bütün bu hususları kamuoyunun değerlendirmesine sunmalıdır. Doğal sit alanlarını ve çevreyi egemen sermaye sınıfları ile işbirliği içinde yapılaşmaya açarak ticari meta haline getirilmemesini sağlamalı, meslek odaları ve hatta kamu kurumları tarafından düzenlenen raporları dikkate almalı, tüm paydaşların yer aldığı katılımcı süreci gerçekleştirmeli, Çevre karşıtı yatırımlar ve plan kararlarını ivedilikle durdurmalı, katılımcı, bilimsel şehircilik ve planlama süreçlerine bağlı kararların hayata geçirilmesini sağlamalıdır” dedi.
“ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI İLE ÇERE BAKANLIĞININ AYNI ÇATI ALTINDA OLMASI KOMEDİ”
Ayvalık’ın bu tehdidin altında olduğunu söyleyen Belediye Başkanı Rahmi Gençer, “Bunun tek nedeni var; rant. 15-20 yıldır bu tehditler bu bölgelerde devam ediyor. Doğal sit alanlarında, zeytin alanlarında orman alanlarımızda devamlı surette tehdit altındayız. Dünyada şehircilik bakanlığı ile çevrecilik bakanlığının bir çatı altında olması benim için komedi. Bir taraftan büyümek istiyorlar, beton yapmak istiyorlar diğer taraftan çevre bakanlığı altında doğal alanlarla çevre ile ilgileniyorlar” dedi. Çevre ve Şehircilik Bakanlığının sitleri yeniden değerlendirmesi konusuna değinen Belediye başkanı, “Bugün bizim zeytinlik alanlarımızı, doğal sit alanlarımızı imara açacak hale getirdiler. Bize görüş sordular bu konuda, Ayvalık Belediye Meclisi tüm üyeleriyle ret kararı verdi. Büyükşehir Belediyesi de aynı kararın altına imza attı. Bu bölge için bir başarı. Sırayla gidiyor her şey önce Zeytin alanları kaldırılıyor şimdi de Zeytincilik yasasını geçirmeye çalışıyorlar” dedi. Ayvalık’ın UNESCO geçici miras listesine girdiğini hatırlatan belediye başkanı, “Biz çok büyümek istemiyoruz. Çok büyük, beş yıldızlı oteller, tatil köyleri ile Ayvalık bir şey kazanmaz, Ayvalık kendi özüyle, kendi imkanlarıyla, kendi mütevazı imkânları ile geçmişten gelen kazanımlarını sürdürerek Ayvalık bir yere gelebilir.
Açılış konuşmalarının ardından ilk oturum Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden Prof. Dr. Ruşen Keleş yöneticiliğinde yapıldı. İlk Oturumda; Ayvalık Belediyesi Şehir Plancısı Yalın Tüzmen ‘Ayvalık kenti neden önemli?’, Ayvalık Tabiat Platformu sözcüsü Nebahat Dinler ‘Ayvalık doğal sit alanları’, Yıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nden Şehir Plancısı Prof. Dr. İclal Dinçer ‘Doğal alanların korunmasında dünyadaki yaklaşımlar ve Türkiye pratiği; çelişkiler-sorunlar’ konusunu ele aldı. Mimar Erkan Karakaya’nın yönettiği 2. Oturumda; Mimar Yazar Cengiz Bektaş ‘Ayvalık’ın geleceğe kime bağlı’, İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nden Mimar Doç Dr. Zeynep Eres, ‘Doğal ve Kültürel mirasın korunması’, TMMOB Mimarlar Odası’ndan Avukat Berna Çelik ‘Koruma hukuk ve yargı süreçleri’ konusunda bilgi verdi. Panel, Prof. Dr. Ruşen Keleş’in yönettiği forum ile tamamlandı.