Nilgün KAYA
M.S.G.S.Ü. Kuzey Ege Arkeoloji Araştırmaları ve Uygulama Merkezi, Ayvalık’ın adalarında arkeolojik belgeleme ve tespit çalışması yaptı. Araştırmalar 16 yıl aradan sonra yapılan ikinci kapsamlı yüzey araştırması olması açısından da önem taşıyor. KEAM’ın Körfez’de sürdürülen Arkeolojik yüzey araştırmaları UNESCO Dünya Kültür Mirası geçici listesine kabul edilen Ayvalık’ın aday dosyasını güçlendirecek nitelikte.
Adramytteion (Ören) Antik Kenti ve etki alanı olan Edremit Körfezi’nin (Edremit – Havran – Burhaniye – Gömeç – Ayvalık İlçeleri) sahip olduğu kültür varlıkları üzerine yapılan araştırmalara geçen yıl dâhil edilen Ayvalık’ın adalarında arkeolojik araştırma yapıldı. Kuzey Ege Arkeoloji Araştırmaları ve Uygulama Merkezi çatısı altında, birçoğu Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi öğretim üyesi olan, arkeoloji, sanat tarihi, coğrafya, epigrafi, tarih, mimarlık, şehir bölge planlama uzmanı akademisyen ve 30 lisans, lisansüstü ve doktora öğrencisinin de katıldığı yüzey araştırmalarının ikinci ayağı tamamlandı. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Dekan Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Murat Özgen başkanlığındaki ekipte, Şehir Bölge Planlama Öğretim Üyesi Doç. Dr. Rıfat Akbulut, İstanbul Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü Bizans Sanatı Anabilim Dalı Öğretim üyesi Doç. Dr. Özgü Çömezoğlu Uzbek, Balıkesir Üniversitesi Ayvalık Meslek Yüksek Okulu Müdür Yardımcısı ve Restorasyon Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Figen Erdoğdu ile Politecnico di Milano da Mimari Mirasın korunması doktora öğrencisi H. Sercan Sağlam da yer aldı.
16 YIL ARADAN SONRA YAPILAN İKİNCİ KAPSAMLI ARAŞTIRMA
İlk gün Kara, Güvercin, Ali Bey (Cunda) ve Hasır Adası’nda, ikinci gün Maden ve Çıplak Adada gerçekleştirilen çalışmalar kapsamında, Türkiye’nin en büyük Tabiat Parkı olan Ayvalık Adaları Tabiat Parkı içinde geçen yıl başlatılan yüzey araştırmaları detaylandırıldı. Dron çekimi yapan ekip, Arkaik dönemden Bizans’a uzanan bulgulara ulaşarak bölgede bir kazı yapılması gerekliliğini ortaya koydu. Araştırmalar 16 yıl aradan sonra yapılan ikinci kapsamlı yüzey araştırması olması açısından da önem taşıyor.
“ÇALIŞMALARIN UNESCO BAŞVURU KRİTERLERİNİ DESTEKLEYEN ALTLIK SAĞLAMASI BEKLENMEKTE”
Yrd. Doç. Dr. H. Murat Özgen, “Kazı ve yüzey araştırmalarının yanı sıra, bunlarla bütünleşik halde sürdürülmekte olan çalışmaların akademik bileşenleri 2016 yılında kurulan ‘Kuzey Ege Arkeoloji Araştırmaları ve Uygulama Merkezi (KEAM)’ altında bir araya getirilmiştir. Merkezimiz, 2017 yılı arazi çalışmalarına, Kültür ve Turizm Bakanlığı izniyle Burhaniye Gömeç ve Ayvalık İlçelerinde sürdürdüğü yüzey tespit ve araştırmalarının üçüncü yıl kampanyası ile başladı. Burhaniye ve Gömeç ilçelerinin ikincil tarım ekonomisini yükseltmeyi hedefleyen ‘Reşitköy Barajı ve Sulaması’ projesi kapsamında barajdan etkilenir alandaki kültür varlıkları üzerine tespit ve detaylı çalışmaların ardından, Ayvalık ve adalardaki belgeleme ve tespit çalışmalarına devam etti. Yapılan yeni tespitler ile Körfez ve çevresinin kültür envanteri, rölöve ve belgeleme çalışmalarıyla sistemli bir halde kayda geçiriliyor. Bu veriler, yayın çalışmalarıyla bilimsel literatüre kazandırılmakla birlikte, çalışmaların UNESCO Dünya Kültür Mirası Adaylığı’na hazırlanmakta olan Ayvalık bölgesi için de başvuru kriterlerini destekleyen altlık sağlaması beklenmekte. Körfez esasında çok yüzlü. Her dönem her kültür var. Ayvalık bölgesi çok zengin hem arkeolojik kültür varlıkları hem de yakın dönem sivil mimari yapılarıyla çok zengin. Arkeolojik, sivil ve dönem mimarisi açısından, bir zenginlik. Bunların öncelikle korunması ve korunması için sistematik olarak kayıt altına alınması, tescilsizlerin tescil altına alınması, restitüsyon ve rölövelerinin tamamlanması ve usulüne uygun restore edilmesi bölge turizmi ve bölgenin bir kültür destinasyonu şeklinde dizaynı açısından oldukça önemli olduğunu düşünüyorum ” dedi.
“ERKEN BİZANS DÖNEMİ’NE TARİHLENEN BAZİLİKA TEKİL ÖRNEK”
2 gün süren yüzey araştırmalarının Ayvalık bölümünde elde edilen veriler hakkında bilgi veren Özgen, “Geçtiğimiz yıl Alibey Adası üzerindeki M.Ö. 6.-5. yy.’larda Arkaik ve Klasik Dönem’lerden başlayan ve adanın Dolap Adası’na bakan burun üzerinde sürekli bir tabakalaşma sunan antik yerleşim başta olmak üzere, Sarımsaklı ve Hakkıbey Yarımadaları ile Adalar üzerinde birçoğu 18. ve 19. yy. Osmanlı Rum mimarisinin örneklerini sunan, kilise, şapel ve manastır yapılarında tespit ve belgeleme çalışmaları gerçekleştirilmişti. Bu yıl ise, Çamoba Mahallesi Asartepe üzerinde belgelenen M.Ö. 4. yy kale yerleşimi, Maden Ada üzerinde aynı döneme tarihlenen ve devşirilerek Cenevizlerin bölgede etkin olduğu 13-14 yy.’larda kullanım gören ve tüm Ayvalık Adaları’na hakim Kule yapısı, Çıplak Ada’da tespit edilen ve Adalar’da Erken Bizans Dönemi’ne tarihlenen tekil örnek durumundaki Bazilika ise bu sene çalışmalarının Ayvalık ayağında ağırlık verilen araştırma ve tespitler oldu. Bölgedeki tespit ve belgeleme çalışmaları, bilinen ve bilinmeyen tüm kültür varlıklarını sistematik olarak güncel bir formatta kayda geçirmekte olup, Türkiye ve dünya kültür mirasının bir parçası olarak bölgenin kültür mirasının gelecek nesillere aktarılmasının ana zeminini oluşturmayı hedeflemektedir” dedi.
“AYVALIK VE ADALARININ ANTİK ÇAĞLARI ÇOK KARANLIK”
BAÜ Ayvalık Meslek Yüksek Okulu Müdürü ve Restorasyon Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Figen Erdoğdu, “Ayvalık ve adalarının antik çağları çok karanlık. Maden Adası, Çıplak ve Kara adada önemli tespitlerimiz oldu. Daha önce karanlıktı şimdi daha net verilere ulaşmaya başladık. Özellikle Çıplak ve Maden adasında erken dönemlere ait tespitlerimiz oldu. Ayvalık’ta antik çağ yerleşimlerinin öncelikle adalarda başladığını düşünüyoruz ama fakat karanlık. Bu yüzey araştırması ile adaların tarihinin ön plana çıkarılacağını ve daha çok korunacağını düşünüyoruz” dedi.
“AYVALIK ADALARI ARKEOLOJİK ANLAMDA ÇOK ZENGİN”
Doktora öğrencisi Sercan Sağlam, “Ayvalık üzerinde önce 1774 Küçük Kaynarca anlaşmasını takiben bir özerklik kazanılır, 1856 ıslahat fermanı ile tüm yerlere sunulan kilise inşaat hakkın nereden baksanız 80 yıl önce Ayvalık’ta kazanılmış bulunmaktadır. Ayvalık kenti ve etrafında bir manastırlaşma olur ve bu yüzden Ayvalık adaları çok zengindir. 18. Ve 19 yy da yapılmış manastır ve şapel kalıntılarını hem Ayvalık’ta hem de adalarda görmek mümkün. Bu yapılar bilinmekle birlikte etraflıca çalışılmamıştır mimari ve arkeolojik açıdan biz de bunları detaylandırmak için çalışıyoruz. Ayvalık merkezdeki kiliselerin önemi bilinir ama adaların hemen hepsinde birer kilisenin, şapel ve manastırın ayrı ayrı inşa edilmiş ve birbirin görecek şekilde konumlandırılmış olması hem bu adalarda daha önceki yerleşimlere hem de o dönemdeki inançlar arasındaki farklı gruplara işaret ediyor olabilir” dedi.
İstanbul Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü Bizans Sanatı Anabilim Dalı Öğretim üyesi Doç. Dr. Özgü Çömezoğlu Uzbek, “Bu araştırmalar kapsamında adalarda çalışma yaptık. Bu adalarda klasik Hellenistik dönemden itibaren veriler elde ettik. Erken Bizans ve Bizans dönemi, 12-13 yy ait bulgular var. Bizans dönemi izlerini araştırırken Osmanlı dönemine ait bir takım yapılar tespit edip belgelerdik. Adalardaki çalışmaları önümüzdeki yıllarda da devam ettirmeyi hedefliyoruz. Ayvalık ve çevresinde yeni belgelenen mimari ve küçük buluntu anlamında eserler tespit edilmeye devam ediyor” dedi. Ekip, Ayvalık’taki çalışmaların hemen ardından 2012 yılından bu yana devam eden Ören (Adramytteion) kazılarına başladı.