Nilgün KAYA
Türkiye Ormancılar Derneği Batı Akdeniz Şubesi’nce yapılan açıklamada, doğanın kendi yarasını sarabileceği hatırlatılarak, Ayvalık Hakkıbey Yarımadası Cennet Koyu’nun dozerle alt üst edilmemesi istendi. Orman Bakanlığı’ndan ‘Doğaya en az 1 yıl şans’ vermesini isteyen dernek, ağaç dikimine gerek görülürse bunun bir yıl sonra da gerçekleştirilebileceğini belirtti.
17 Ağustos’ta çıkan yangında 20 hektarlık orman, 40 dönümlük zeytinliğin tahrip olduğu Ayvalık Cennet Koyu’na dozerlerle girilmesi üzerine başlayan tartışma devam ediyor. Yaşam savunucuları, mutlak koruma alanı olan bölgenin koruma statüsünün değişmemesini ve ağaç dikimi için dozerlerle yapılan müdahalenin doğal ekosisteme zarar verir nitelikte olduğunu belirterek doğanın kendi haline bırakılmasını isterken aynı görüşü destekleyen bir açıklama da ormancılardan geldi.
Türkiye Ormancılar Derneği Batı Akdeniz Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Tuncay Neyişçi (Yangın Ekolojisi Uzmanı) yaptığı açıklamada hem Orman Bakanlığına hem de orman ve çevre dostlarına seslendi.
“DOĞAYA KENDİNİ YENİLEME ŞANSINI VERMEYİ ÖĞRENELİM ARTIK”
Başkan Neyişçi açıklamasında, “Orman ve çevre dostları çabalarınızı ormanların yanmasını önlemek için yoğunlaştırın. Yangın nedeninin neredeyse tamamının (%90) insan kökenli olduğu bir ülkede bu çok daha önemli. Bu konuda neler yapabilirdiniz, neler yaptınız? Yanıtlarınız sizi tatmin ediyor mu? Doğa dostları; Ayvalık Adaları Tabiat Parkı gibi korunmuş alan statüsündeki bir ormanlık alanın yanmaması için ne yaptınız? Yapılabilecek çok şey vardı aslında.. hiç bu konuda kafa yordunuz, yorulması konusunu gündeme getirdiniz mi? Bana “bu Orman Genel Müdürlüğü’nün görevi” demeyin! Bu hepimizin görevi. Hele “ciğerlerimiz yandı” diye şikayet ediyorsak işi daha da ciddiye almak zorundayız. Ancak biz kararlılıkla ve ısrarla istersek orman yangınları azalır, canımızı yakmaz. Yanan alanlar bir başka amaçla kullanılamaz. Doğa severler; lütfen öncelikle doğaya, yanmış olsa da, kendi kendini yenileme şansı vermeyi, verdirmeyi öğrenelim artık. Betonu, asfaltı delip çıkan bitkiler kömürü, külü de delip çıkacaktır. Biliniz ki; Hiroşima’ya atılan Atom bombasından sonra bilim adamlarının “burada 75-80 yıl hiçbir canlı izine rastlanamaz” demelerine karşın mabet ağacı, zakkum gibi bitkiler sadece birkaç ay sonra tomurcuklarını patlatarak meydan okumuşlardır. Aynı alana 2018 Nisanında yeniden gidiniz. Çok farlı bir manzarayla karşılaşacak, şaşırıp kalacaksınız. Çünkü doğa sürprizleri sever. Bu sürprizleri daha önceki pek çok yangında yaşadık. Ama siz merak edipte bakmamıştınız! Doğaya bir şans verin, elde kazma kürek fidan dikme sevdasından vazgeçin. Bakanlığın ağaçlandırma adına o alanı dozer, kepçe gibi ağır araçlarla alt-üst etmesine izin vermeyin. Yapacağınız en iyi şey, ilgililerden, ya da konunun uzmanlarıyla temasa geçerek çevreden toplayacağınız kızılçam kozalak ya da tohumlarını küllerin üzerine serpmektir. Gerisini doğa kendisi halleder, kendi yarasını (başkaları açmış olsa da) kendisi sarar. Sayın Orman Bakanı, lütfen doğaya en azından 1 yıl şans verin. Göreceksiniz kendi yarasını saracaktır. Ağaçlandırmaya gerek görülürse bir sene sonra da gerçekleştirilebilir. Doğa sevgisi doğa bilgisiyle desteklenmedikçe doğaya zarar verebilir. Doğanın yarasını kendi fidanıyla sarması mı yoksa alnın bağrını deşip fidan dikmek mi? Hangisi daha doğa dostudur?” diye sordu.