Nilgün KAYA
Ayvalık Demokrasi Platformu Türkiye’nin en kanlı terör saldırılarından biri olan 10 Ekim Katliamını, ’10 Ekim Katliamı Öncesi ve sonrası’ başlıklı söyleşide ele aldı.
CHP Ayvalık İlçe Başkanı Ahmet Toker moderatörlüğünde gerçekleşen söyleşiye CHP Balıkesir Milletvekili Mehmet Tüm, CHP Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen, İzmir Barosundan Avukat Hasan Hüseyin Evin ve Türk Tabipler Birliğinden Dr. Bülent Nazım Yılmaz konuşmacı olarak katıldı. Söyleşiyi CHP Balıkesir Milletvekilleri Namık Havutça, Ahmet Akın, CHP Balıkesir İl Başkanı Ender Biçki, Ayvalık Belediye Başkanı Rahmi Gençer ve Ayvalık Demokrasi Platformunu oluşturan siyasi parti ile demokratik kitle örgütü temsilcilerinin yanı sıra çok sayıda vatandaş dinledi.
“TUHAFTI, ANKARA’YA GİDERKEN VE VARDIĞIMIZDA HİÇ POLİS YOKTU “
Sarı Zeybek Tesislerinde 14 Ekim Cumartesi günü saat 18.00’de katliamda hayatını kaybedenler için bir dakikalık saygı duruşu ile başlayan söyleşide katliamla ilgili sunum izlendikten sonra Ayvalık Demokrasi Platformunun ortak açıklaması yapıldı. 10 Ekim’de barış çağrısının bombalarla yanıt bulduğu, katliama ilişkin soruşturma ve iddianameler bakıldığında bu katliamında diğerleri gibi engellenmediğinin görüldüğüne değinilirken, katliamın sorumlularının bilindiği belirtilen açıklamada, katliamın hesabının hep birlikte sorulacağı belirtildi. Katliamı yaşayan İhsan Seyhan kısa bir konuşma yaptı. Ankara’ya doğru yola çıktıklarında bir tuhaflık olduğunu hissettiklerini belirten Seyhan, “Daha önce Ankara’ya defalarca gittim her seferinde 8-10 defa durdurulurduk, GBT sorgulaması yapılırdı. Bu sefer tuhaftı polis yoktu. Ankara’ya gidene kadar yolda durdurma olmadı. Ankara’da da hiç polis yoktu ve biz barış etkinliğine müsamaha gösterildi diye düşündük. Otobüsten indik. 600-700 metre çevremizde yine polis yoktu. Patlama olduğunda nasıl olduysa yüzlerce polis yaralıların üzerine copla, gazla saldırdı. Benim yaşadıklarım bunlar” dedi.
“100 YILDIR BU TOPRAKLARDA YENİ BİR ŞEY YOK”
1901 yılında bir Alman şirketinin Bağdat demiryolunu yapma, 40 yıl süreyle işletme ve çevresindeki koridordaki tüm petrolü işletme konusunda Abdülhamit’le yapmak istediği anlaşma ve sonrasında yaşananlardan bahseden CHP Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen, “O gün bugündür bu topraklarda yalnızca figüranlar ve kuklalar değişti. Kuklacılar değişmedi. Bu topraklarda 100 yılı aşkın süredir yeni olan hiçbir şey yok. Bizim siyasal tarihimiz büyük siyasal kayıpların tarihidir. Bizi sürekli aynı yalanlarla kandırıyorlar” dedi.
“NEDEN 10 EKİM KATLİAMI OLDU SORUNUN YANITINI VEREMEZSEK KATLİAMLAR DEVAM EDER”
Birilerinin ‘Siz sağlıkla uğraşın sadece’ dediğini belirten Türk Tabipler Birliğinden Dr. Bülent Nazım Yılmaz, “ Onlara şu yanıtı veriyoruz. Bir ülkede toplumun sağlıklı olabilmesi için öncelikle yaşam hakkı olması gerekir. Bu ülkede eğer toplumun yaşam hakkını elinden alıyorsanız sağlık hakkından söz etmeniz mümkün değil. Bu nedenle biz de o mitingi düzenleyenler arasında yer aldık. AKP devleti yeniden yapılandırdı, güvenliğinden yargısına kadar. Halkın bütün birikimlerinin üzerine oturdu onların değerini bilmedi, onları çarçur etti. Katliamlar yaşandı. Çatışma ve kaos planı işledi. Barışı savunmalıyız denildi ve 10 Ekim’e böyle gidildi. Biz toplumsal sorumluluğun gereği olarak 10 Ekim’i gerçekleştirdik. Neden 10 Ekim katliamı oldu? sorusunu hepimizin kafasında aydınlatması gerekiyor. Eğer bu soruyu yanıtlamazsak, netleştiremezsek bu katliamlar devam eder” dedi.
“BİRKAÇ TETİKÇİ YAKALANDI AMA HİÇBİR ZAMAN KATLİAMLARIN FAİLLERİ ORTAYA ÇIKMADI”
1977’den bugüne çok sayıda katliam yaşandığını söyleyen Mehmet Tüm, “Devletin içinde derin güçler oluştu. Özel harp dairesi, kontgerilla. Bu ülkenin aydınları, demokratları katledildi ama hep birkaç tetikçi yakalandı hiçbir zaman bu katliamların failleri ortaya çıkmadı. Çünkü organize edenler belli bunların çıkması mümkün değildi. Her katliamdan sonra failler bulunacak hesap sorulacak deniliyor ama bir bakıyoruz o katliamdan sonra yolumuza devam ediyoruz. Şunu görüyoruz ki, mevcut iktidar başta kalmak için buna ihtiyacı vardı. AKP yüzde 40’a düşmüştü, ülkede barış talebi yükseliyordu ve AKP’nin iktidardan gitmesini istiyorlardı. AKP şunu yaptı, ‘siz bu iktidarı vermezseniz ben bu ülkeyi kan gölüne çeviririm’ ve de çevirdiler. Korku imparatorluğu yarattılar. Bu ülkede baskı ile kanla iktidarı ele geçirdiler. Bugün de bu baskı ve zulüm devam ediyor. Bugünden yarına değişen bir şey yok. Bizim bunlara karşı barış talebini daha çok dile getirmemiz gerekiyor. 15 Temmuz darbesini aslında dolaylı olarak organize eden bunlardır. Birini FETÖ örgütü gerçekleştirdi ama 20 Temmuz’da OHAL ilan edilmesiyle darbeyi bunlar yaptı. Bakıyoruz ki; 12 Mart ve 12 Eylül’de bu kadar insan mağdur edilmedi. 110 bin kamu görevlisi işten atıldı. Dünyanın hiçbir yerinde bu kadar gazeteci, yazar içeride değil. En ufak bir hak talebinde bulunan insanlar cezaevine atılıyor. 10 Ekim’in yıldönümünde katliam yerine gittik sadece bizi bıraktılar, ölenlerin yakınlarına izin vermediler. Bu dünyanın neresinde vardır, yakınlarını kaybeden insanlar oraya gidip bir çiçek bırakacaktı” dedi.
“DAVUTOĞLU DOĞRU SÖYLEMİŞ; BU KOKTEYL BİR TERÖR ÖRGÜTÜNÜN İŞİ”
İzmir Barosu ve katliam davası avukatlarından Hasan Hüseyin Evin, “Başlangıçta 74 klasörü 25 arkadaş aramızda bölüştük ve ciddi bir hazırlık çalışması yaptık. Savcı bütün olayların delillerini topladım dedi ama dava açıldığında gördük ki hiç bir şey toplanmamış. Katliam sonrası dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu dedi ki, ‘Bunu kokteyl bir terör örgütü yaptı’ güldük geçtik ama aslında Davutoğlu doğru söylemiş. Biz onu yeni yeni fark ediyoruz. Dosyaya deliller geldikçe, Antep’te Diyarbakır’da Suruç’ta yaşananların deliller ortaya çıktıkça Davutoğlu’nun doğru söylediğini fark ediyoruz çünkü bu tek başına İŞID eylemi değil, onlar her ne kadar kokteyl derken PKK PYD bir çok şey söyledilerse de aslında bu kokteyl terör örgütü İŞID artı devletin istihbarat örgütü artı devletin emniyet örgütü artı devletin yargı kurumları, savcılar. Bunlardan oluşan bir kokteyl terör örgütü tarafından işlenmiş bir katliamdır bu” dedi.