Nilgün KAYA
Ayvalık’ın Altınova Mahallesi’nde vatandaşlardan toplanan parayla yaptırılan ancak 19 yıldır kullanıma açılamayan hastane binasının açık cezaevine dönüşmesine tepki gösteren CHP Ayvalık İlçe Başkanlığı ve Ayvalık Demokrasi Güçleri yapılan ortak açıklamada, “Pazarıyla, altın rengi kumsalıyla, deniziyle ünlü Altınova şimdi yerleşim yerinin tam ortasına yapılacak olan açık cezaevi ile itibarsızlaştırılmaya mı çalışılmaktadır” dedi.
Altınova’daki hastane binasının hiç açılamadan cezaevine dönüştürülmesine bir tepki de CHP Ayvalık İlçe Başkanlığı’ndan geldi. Perşembe günü parti binası önünde, Ayvalık Belediye Başkanı Rahmi Gençer ile Ayvalık Demokrasi Güçlerinin de katılımıyla ortak bir açıklama yapan CHP Ayvalık İlçe Başkanı Ahmet Toker, “Toplum ve insan için yaşama dair temel unsurlar eğitim, sağlık, adalet ve güvenliktir; toplumu yönetenler bu temel unsurları ayrım yapmadan gözetmek ve sürekliliğini sağlamak zorundadır. Sağlıkta dönüşüm programı adı altında 2003 yılından bu yana hayata geçirilen uygulamalarla halka parası kadar sağlık hizmeti dayatılmış, koruyucu sağlık hizmeti ortadan kaldırılarak toplum hasta edilmiştir. Örneğin; AKP iktidarının ilk 10 yılında ülkede şeker hastalığı oranı yaklaşık yüzde 100’lük artış göstererek ‘yüzde 7.6’dan yüzde 13.4’e’ çıkmıştır. Son yıllarda yani AKP’nin kendi tanımı İle ‘ustalık yıllarında’ Avrupa ülkeleri arasında şeker hastalığının en hızlı arttığı ülke Türkiye olmuştur. Üstelik diyabet tekil bir hastalık olmayıp beyin hastalıklarından böbrek yetmezliğine yaklaşık on farklı hastalığı tetikleyebilmektedir. Yine yapılan çalışmalar ülkemizde artık her dört kişiden birinin hipertansiyon hastası olduğunu göstermektedir. Sağlık sadece bedensel ve ruhsal iyilik hali değildir. Aynı zamanda siyasal ve sosyal iyilik hali de olmalıdır. Olmaması halinde sağlıklı kalabilmek mümkün değildir. Binlerce insanın kanıtsız dayanaksız gözaltına alındığı, tutuklandığı, ceza yağdırıldığı, ekonomik koşulların açlık sınırına dayandığı, eğitimde eşitlik ilkesinin yok edildiği bir ortamda kısacası bugün ki halimizde hangimiz kendimizi sağlıklı görebiliriz ki? Sosyal iyilik hali böylesi bir ortamda mümkün olamaz. 15 yıllık AKP iktidarında sadece hastalıklar artmış değil elbette. Cezaevlerinin yatak kapasitesi artmış olmasına karşın doluluk oranı daha da artarak bu oran yüzde 100’ü geçmiştir. Mevcut yargı bağımsızlığını yitirmiş, bu dönemde cezaevlerinde yaklaşık 220 bini aşkın mahpus yaratılmıştır. Üstelik bu insanların önemli bir kısmı halen hükümlü değil ve ne ile yargılandığını dahi bilmemektedir. Adeta açık cezaevi haline getirilen ülkemizde açılması planlananlar da eklendiğinde mevcut cezaevi sayısı 400’ü geçeceği söylenmektedir. Bunların önemli bir kısmının (150’den fazlası) AKP’nin son 10 yılının eseri olduğu ortadadır” dedi.
“TERCİHİMİZ TEL ÖRGÜLERDEN YANA DEĞİL HUZURDAN, BARIŞTAN, ÖZGÜRLÜKTEN YANADIR”
Toker, “ İşte bu kadar sağlıksızlığın yaşandığı bir ortamda hastane olarak planlanmış bir yapının niteliği değiştirilerek sayısı her gün arttırılan cezaevlerinden birisi haline getirileceği açıklaması gündemdedir. Yaklaşık 15 bin nüfuslu Altınova’da tamamı halktan toplanan bağışlarla yapılan hastane binası açık cezaevine dönüştürülmek isteniyor. Yaz aylarında turistlerin tatil için akın ettiği, doğal ürünlerinin tercih edildiği pazarıyla, altın rengi kumsalıyla, deniziyle ünlü Altınova şimdi yerleşim yerinin tam ortasına yapılacak olan açık cezaevi ile itibarsızlaştırılmaya mı çalışılmaktadır. Acaba Altınova halkı ayaklarına gelecek olan sağlık hizmeti için yaptıkları bağışların bir cezaevine dönüştürülmesine nasıl rıza gösterecektir. Altyapı hizmetlerinden ulaşıma kadar; eğitim, sağlık, barınma gibi birçok temel hakların da insani bir şekilde karşılanmadığı koşullarda Altınova’nın ihtiyacı cezaevi olması düşünülemez. Hem de kadınlar için açık cezaevi. Bu eşitsiz sistemde kadınların çalışma yaşamına katılamadığı, katılanların da en güvencesiz işlerde çalıştırıldığı, kadın sağlığının yok sayıldığı ortadayken kadınların ihtiyacı cezaevi midir? Biz sadece birkaç ihtiyacı sayalım: Devletin yapması gereken bakım ihtiyaçları kadınların üzerine yıkılmış durumdadır. Yaşlı ve hasta bakımı bu mevcut binada kolektif karşılanabilir. Kadınlar çalışsın ya da çalışmasın çocuklarını güvenle bırakacağı bir kuruma ihtiyaç duymaktadır. Kreş hiçbir Altınovalının reddedemeyeceği bir ihtiyaçtır. Sığınma evi, kadın danışma merkezi, halk eğitim kursları gibi ihtiyaçlar bütün kadınların talebidir. Son yaşanan eğitim sistemi değişikliklerin de hani sayın bakan açıklamıştı ya; “en nitelikli okul evinize en yakın okuldur”. Altınovalı gençler için de böyle nitelikli bir okul neden olmasın. Kısacası insanların yaşadıkları ortamda ki gerçek ihtiyaçları sorulmadan, gerekli araştırmalar yapılmadan, emrivakiler ile alınan kararlar topluma yarardan çok zarar verecektir. Toplumu yönetenler dayatmalardan ziyade ihtiyaçlar doğrultusunda hareket etmelidirler. Şu da unutulmamalıdır ki: bir okul 100 hapishanenin açılmasına engel olabilir. Özgürlükleri tel örgüler ile kısıtlamaktansa eğitim ile oluşturulmaya çalışılan tel örgüleri yok etmek gelecek için daha doğru bir davranıştır. Eğitim geç ama doğru sonuçlar doğuran bir sistemdir. Tercihimiz tel örgülerden yana değil huzurdan, barıştan, özgürlükten yanadır” dedi.