Nilgün KAYA
Öğrencisinin bıçaklı saldırısı sonucu hayatını kaybeden Necmettin Kuyucu, Ayvalık Cumhuriyet Meydanı’nda Eğitim-Sen, Türk Eğitim-Sen ve Eğitim-İş sendikaları tarafından anıldı. Şiddete tepki gösteren ve Milli Eğitim Bakanlığını göreve davet eden sendikalar, şiddetin arkasındaki nedenlerin ortaya çıkarılmasını, eğitim kurumlarında öğrenci ve öğretmenlerin can güvenliğinin sağlanmasını istedi.
Gebze’de, Atatürk Anadolu Lisesinde görev yapan Necmettin Kuyucu’nun hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan bıçaklı saldırıyı lanetleyen sendika temsilcileri, Ayvalık Cumhuriyet Meydanında 5 Nisan Cuma günü saat 18.00’de açıklama yaptı. Sendikaların açıklamasına ilçedeki çeşitli sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, eğitimciler ve vatandaşlar destek verdi.
“BİZ ÖĞRETMENLERİN VERDİĞİ EMEĞİN YARISINI MEB VE EBEVEYNLERDEN BEKLİYORUZ”
Öğretmene rahmet, ailesi, yakınları ve tüm eğitim çalışanlarına başsağlığı dileyen Eğitim-İş Sendikası Ayvalık Temsilciliği Başkanı Nahil Filiz, “Gün geçmiyor ki, okullarımızda çeşitli şekillerde şiddete uğrayan bir öğretmen haberiyle karşılaşmayalım. Yoksulluk sınırının altındaki ücretlerle, son derece zor çalışma koşulları altında hizmet veren kamu çalışanlarının yaşam güvenliklerini sağlamak devletin en önemli görevleri arasındadır. Ortalama 24 yaşına kadar oku, KPPS ‘ye çalış, atanmak için sözlü, yazılı sınavlarda geç, hayalin olan mesleğine başla. Hayalinin ta kendisi olan çocuk gelsin, seni bıçaklasın silahla vursun. Bunu en son Gebze’de daha önce Ödemiş’te, Tunceli’de, Batman’da yaşadık. Bundan sonra hiçbir öğretmenimizin hayalindeki çatının altında şiddetle ve ölümle burun buruna olmasını istemiyoruz. Eğitimde her sorunun günah keçisi öğretmen, en küçük şüphede şikâyet edilen öğretmen, verdiği nota, kararlara itibar edilmeyen öğretmen, uyarılarına asla kulak verilmeyen öğretmen, hayatını tatil yaparak geçiren de öğretmen. Ne bekliyordunuz ki? Sizin saymadığını öğretmeni öğrencisi mi sayacak? Biz öğretmenlerin verdiği emeğin yarısını MEB ve ebeveynlerden bekliyoruz. Bizce bu kadarı öğretmene değer. Ancak ne yazık ki, yıllardır yetkililerce hiç bir önlem alınmadığı gibi, her fırsatta öğretmeni değersizleştiren ve hedef gösteren nitelikte açıklamalar yapılmıştır. Öğretmeni toplum önünde itibarsızlaştıran bu tür açıklamaların da saldırılarda önemli bir rol oynadığını düşünüyoruz. Eğitim-İş olarak, Milli Eğitim Bakanlığı’nı göreve davet ediyoruz. Okullarımız güvenli alanlar olmalı, öğretmenlerimiz ve öğrencilerimizin can güvenliği mutlaka sağlanmalıdır. Unutulmamalıdır ki, öğretmenlerimiz şiddete maruz kaldıkça, itibarsızlaştırıldıkça bu ülkenin yarınlara yürümesi mümkün olmayacaktır.” dedi.
“BUGÜNE KADAR GEREKLİ ADIMLARI ATMAYIP ŞİDDET OLAYLARINA KAYITSIZ KALANLAR ÖLÜMÜNE NEDEN OLDULAR”
Eğitim- Sen Ayvalık Temsilciliği adına yaptığı açıklamada Halis Çalık, “Yıllardır okullarda yaşanan şiddet olayları, kavgalar, çeteleşmenin gittikçe büyüyen bir tehdit haline gelmesi karşısında bugüne kadar gerekli adımları atmayıp, okullarda yaşanan şiddet olaylarına kayıtsız kalanlar, bir meslektaşımızın daha öğrencisi tarafından şiddete uğraması sonucunda hayatını kaybetmesine neden oldular. Kocaeli’nin Gebze ilçesinde, Atatürk Anadolu Lisesi’nin Müdür Yardımcısı Necmeddin Kuyucu, bir öğrenci tarafından bıçaklanarak hayatını kaybetti. Meslektaşımızın ölümüne neden olanlar, tüm eleştiri ve uyarılarımıza rağmen eğitimde yaşanan sorunlara ve şiddet olaylarına seyirci kalanlar ve öğretmenlik mesleğini itibarsızlaştıranlardır. Eğitim emekçilerin yoğun baskı ve tehditlerle karşı karşıya bırakılarak sindirildiği, iş güvencelerinin elinden alınmak istendiği, eğitim hizmetlerinin piyasacı bir anlayışla yürütüldüğü, öğrenci öğretmen ilişkisinin belirgin bir şekilde bozulmaya başladığı bir dönemde okullarda yaşanan şiddet olaylarının ölümlerle sonuçlanmaya başlamış olması son derece tehlikeli bir gelişmedir.”
“ŞİDDET OLGUSU, OKULLARIMIZI DA ÇEPEÇEVRE KUŞATMIŞ DURUMDADIR”
Türkiye’de eğitim kurumlarının yıllardır benimsenen yanlış politikalar nedeniyle şiddet yuvası haline gelmesinin bedelini kimi zaman öğrenciler, kimi zaman eğitim emekçilerinin hayatlarını kaybederek ödediğini kaydeden Çalık “ Gebze’de yaşanan acı olay sonucunda bir meslektaşımızı daha kaybetmiş olmamız, tüm eğitim ve emekçilerini derinden etkilemiştir. Öncelikle kabul etmek gerekir ki, okullarımızın birer şiddet yuvası haline gelmesinde, öğretmenlik mesleğini küçümseyen, zaman zaman rencide eden yaklaşım ve açıklamaların, her fırsatta şiddet ve nefret dilini kullanan siyasetçilerin ciddi bir katkısı ve sorumluluğu vardır. Okullarda yaşanan şiddetin toplumsal nedenleri göz ardı edilemez. Özellikle son yıllarda toplumdaki gelir adaletsizliğinin ve yoksullaşma oranının artması; halkın gelecek kaygısı ve gençler arasında sisteme dönük güvenin aşınması; kültürel yozlaşma ve yabancılaşma; yazılı ve görsel medyanın şiddet unsuru içeren programlarındaki artışlar, sadece okulları değil, yaşamın bütün alanlarında yaşanan şiddeti sürekli olarak yeniden üretmektedir. Toplum olarak hayatımızın her aşamasında evde, sokakta, iş yerlerinde sık sık karşı karşıya kaldığımız şiddet olgusu, okullarımızı da çepeçevre kuşatmış durumdadır. Eğitim emekçilerini şiddetin hedefi haline getirerek, cinayete kadar varan ağır sonuçların ortaya çıkmasına neden olan yanlış politika ve uygulamalara son verilmesi gerektiği açıktır. Türkiye’nin her yerinde okullarda birbirine benzer şiddet olaylarının yaşanması, şiddetin arkasındaki nedenlerin ortaya çıkarılmasını, eğitim kurumlarında öğrenci ve öğretmenlerin can güvenliğinin sağlanmasını gerektirmektedir”
“BÜTÜN YETKİLİLERİ ACİLEN HAREKETE GEÇMEYE ÇAĞIRIYORUZ”
Okulda şiddet sorununu çözmenin, günü birlik müdahalelerle değil, uzun vadeli eğitim politikalarıyla mümkün olduğunu söyleyen Çalık, “Bunun için başta öğrenci ve eğitim emekçileri olmak üzere, eğitimin tüm bileşenlerine yönelik kültürel, sosyal yönden tatmin edecek çalışmaların hızlı bir biçimde gerçekleştirilmesi şarttır. Okullarda rehberlik hizmetlerinin işletilmesi ve buralardaki yetersiz personel sayılarının giderilmesi gerekirken, MEB’in rehberlik ve psikolojik danışmanlık hizmetlerine yönelik düzenlemelerinin olumsuz sonuçlarının görülmeye başlanması dikkat çekicidir. Okullarımızda yaşanan şiddetin son bulması için acilen gerekli adımlar atılmalı, hiç kimse şiddetin uygulayıcısı ya da hedefi haline getirilmemelidir. Bu konuda somut ve kalıcı çözümler üretilmesi ve okullarda yaşanan şiddetin önlenmesi için başta Milli Eğitim Bakanlığı olmak üzere, bütün yetkilileri acilen harekete geçmeye çağırıyoruz. Eğitim Sen olarak, okullarda yaşanan şiddet olaylarının önüne geçebilmek için, ilgili tüm kesimleri sorumlu davranmaya çağırıyoruz. Sendikalar, eğitim örgütleri, öğrenci ve velilerle birlikte herkes, okullarda şiddeti azaltmak için üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmeli ve bu konuda vakit geçirmeden somut bir eylem planı hazırlanmalıdır. Her okulun şiddete karşı alınması gereken somut önlemleri, ne yapılacağını ve şiddetin nasıl önleneceğini gösteren bir eylem planı olmalıdır. Eğitim emekçilerine yönelen her türlü şiddeti kınıyor, öğrencisinin saldırısı sonucu yaşamını yitiren Gebze Atatürk Anadolu Lisesi Müdür Yardımcısı Necmeddin Kuyucu arkadaşımızın ailesine, çalışma arkadaşlarına ve tüm eğitim camiasına başsağlığı diliyoruz” dedi.
Türk Eğitim- Sen Ayvalık temsilciliği adına açıklama yapan Sevilay Tuç, bir öğretmen cinayetinin daha herkesi kedere boğduğunu söyledi.
“BENLİĞİMİZİ HOŞGÖRÜMÜZÜ, ANLAYIŞIMIZI, DEĞERLERİMİZİ KAYBEDİYORUZ”
Anlayışın insani değerlerin ve insana saygının itibar kaybettiği bir dünyada, şiddet korkutucu boyutlarda artarak genel bir ifade ve ilişki biçimine dönüşmüştür. Asıl amaçlarından biri insana varlığa sevgiyi aşılamak olan eğitim ve eğitimcilerin öldürücü saldırıların hedefi olması, şiddetin delilik sınırını aştığını göstermektedir. Bu cinayet, gençliğimizin müfredat ağırlıklı olarak eğitim düzenimizin genel anlamda insan hayat ve toplum yapımızın aşınmasına işaret eden elim ve ibretlik olaylardan sadece biridir. Üzüntümüz kaygımız korkumuz odur ki, gerekli tedbirler alınmazsa son da olmayacaktır. Eğitimciler üzerindeki baskılar sadece fiziksel şiddetle kalmayıp aynı zamanda ülkemizin birçok yerinde olduğu gibi yanlış uygulamaların (CİMER gibi) neden olduğu asılsız suçlamalarla meslektaşlarımızın itibarı zedelenmekte, bir şekilde baskı altına alınmaktadır. Kamu çalışanlarına iftira atan vatandaşlarla ilgili de herhangi bir işlem yapılmamakta, kamu davası açılmamaktadır. Bu durumda, eğitim çalışanlarının performansının düşmesine, çalışma isteğinin azalmasına ve öğrencilerine karşı yeterince verimli olamamasına neden olmaktadır. Meslek hayatının henüz başlarında Aybüke Yalçın ve Necmeddin Yılmaz öğretmenlerimizin acısı hala yüreğimizi dağlamaya devam ediyor. Vahşet, İzmir’de Ayhan Kökmen öğretmenimizi aramızdan aldı. Gülhan öğretmen sokak ortasında bıçaklandı. Iğdır’da Yücel Düzci öğretmenimiz saldırıya uğrayan öğrencilerini korurken gözü dönmüş kişilerin şiddetine maruz kaldı. Bunlar gibi her yıl işlenen öğretmen cinayetleriyle yanan yüreğimize yeni acılar eklenirken işte şimdide Necmeddin Kuyucu öğretmenimizi kaybettik”
“BU OLAYLARIN KABUL EDİLEBİLİR YANI YOK, OLAMAZ”
Tuç, “Hangi sebeple olursa olsun bu olayların kabul edilebilir bir yanı yok, olamaz. Üzüntülüyüz kederliyiz. Bu olayı kınıyor, evvela şiddeti cesaretlendirici tutumların terk edilmesini istiyoruz. Bir an önce vakit geçirilmeden önleyici, ıslah edici, hukuki, adli, idari tedbirlerin alınması ısrarımızı yineliyoruz. Bu nefret edilen ve kötü olayların görünürde kişilere indirgenecek suçluları olmakla birlikte, sorunun daha derinlerde eğitim düzeninden hukuka, aileden müfredata kadar birbiriyle bağlantılı, çok boyutlu sebepleri vardır. Öldürmeyi çare olarak gören bir ruh halinin ergenlik duygularını zehirleyerek esir alması vahimdir. Duygusuzluğa öfkeye, nefrete yok etmeye ayarlı bir kuşak gözlerimizin önünde ellerimizin arasından kayıp gitmektedir. Geçici çözümler sorunu daha da büyütüp ağırlaştırmaktan, ötelemekten başka işe yaramamıştır. Bugün yüzleşmek zorunda kaldığımız sorunlar, dün köklü çözümlerle ortadan kaldıramadığımız için yakıcı yıkıcı etkileriyle daha da derinleşmiş yaygınlaşmıştır. Eğer bugün çözüm bulunamazsa çok geç kalınacak, yarınlarda toplumu, varlığımızı üzerine bina ettiğimiz ahlaki manevi vicdani ve bütün insani temelleri tahrip edecektir. Durum vahimdir, tehlike büyük ve ciddidir. Sebebi, niyeti ne olursa olsun, eğitimin, hayata ve insana nefreti büyüten kaynağı kurutamamasının nedenleri sorunun ana odağını oluşturmaktadır. Bu konuda yetkili kişi ve kurumlardan sivil toplum örgütlerine kadar toplumun tüm katmanlarına sorumluluk düşmektedir. Başta Milli Eğitim Bakanlığı olmak üzere, bütün eğitim camiası, siyasiler, mülki idareler, aydınlar gazeteciler, aileler bu konuda büyük bir aile olduğumuz şuuru ve duyarlılığı ile sorumlu davranmalıdır. Herkesi ilgilendiren herkesin ilgili olduğu bir meselede, toplumsal duyarlılık bilinci ve farkındalık oluşturmak için herkesin yapacağı bir şey mutlaka vardır, olmalıdır. Çocuklarımızı, umudumuzu, geleceğimizi teslim ve emanet ettiğimiz eğitim emekçilerimiz her bakımdan korunmalı mağdur edilmemelidir” dedi.