Ayvalıklı Kimya Mühendisi Salim Kaptan ve Mimar Müjdat Soylu ile Ayvalık’ta yaşamını sürdüren İnşaat Mühendisi Faruk Ergelen, üç gönüllü araştırmacı ve koleksiyoner. Merak ve tutkuyla yıllarca biriktirdikleri fotoğraf ve belge koleksiyonlarını kollektif bir çalışma ile bir araya getirerek ‘Yılların içinden Ayvalık’ kitabı olarak yayınladılar.
Kitapta Atatürk’ün mektupları, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemindeki Ayvalık kartpostalları ve ulaşılabilen diğer görsel malzemeler yer alıyor. J.D. Contaxis kartpostalları bunların içinde özel bir öneme sahip ve ilk defa bu kadar kapsamlı şekilde, bir arada sunuluyor. 1782- 1849 yılları arasında yayınlanmış çeşitli haritaların bir arada bulunması da kitabın bir diğer özelliği. Ayrıca 1869-1926 yılları arasında Ayvalık ve Cunda’da kullanılan hemen hemen tüm posta damgalarına bu kitapta yer veriliyor.
‘Yılların içinden Ayvalık’ kitabı, ‘Antik Çağ’dan Osmanlı İmparatorluğuna Ayvalık’, ‘Osmanlı İmparatorluğu döneminde Ayvalık görselleri’, ‘Ayvalık’ın işgali, kurtuluşu ve Lozan mübadelesi’ ile ‘ Cumhuriyet Döneminde Ayvalık’ başlıkları adında dört bölümden oluşuyor. Bölümlerin ardından ‘Mimar gözü ile’ başlığı altında Mimar Müjdat Soylu’nun kent tarifi, Ayvalık’ın özgün yapısı, koruma ihtiyacı, deprem, Ayvalık evleri konularında görseller ve tarihi veriler doğrultusundaki bilgi, gözlem ve önerileri yer alıyor. Kitap, Türkiye Salon ve İlanat Gazetesi Ayvalık rehberinin sunulduğu bölüm ile bitiyor. Editörlüğünü Ömer Faruk Şerifoğlu’nun, grafik tasarımını Melis Bağatır’ın üstlendiği kitabın metinleri de Faruk Ergelen ve Müjdat Soylu, kapak tasarımı ise Salim Kaptan tarafından hazırlanmış. Kazmaz Matbaacılık tarafından bin adet basılan kitap yaz sezonu boyunca Giritli Antika da satışa sunulacak.
Salim Kaptan İstanbul’daydı ama Müjdat Soylu ve Faruk Ergelen, Ayvalık için kollektif ve özgün bir çalışmaya imza atarak yayınladıkları kitaplarını Gazete Ayvalık’a anlattılar.
Nilgün Kaya- Yıllardır Ayvalık’ı araştırdınız, merak ettiniz ve şimdi bir kitap hazırlayarak Ayvalık’a sundunuz…
Müjdat Soylu– Üç arkadaş ortak bir aktiviteyi paylaşıyoruz. Günün birinde elimizdeki kaynaklardan ortaya kitap çıkar mı fikri oluştu. Sonrasında nasıl hayata geçirebiliriz şeklinde düşündük. Klasik bir eserin oraya çıkışında, doğumundaki süreçler yaşandı. Bir süre ne yapacağımızı bilemez halde sürekli istişare yaptık. İlk doğumun ilk anları zordur. Bir yerden tutmalı bir yerden gitmeliyiz derken bu arada 3-4 sene geçti.
Nilgün KAYA- Koleksiyonerlik merakı daha eskilerden geliyordur elbette..
Faruk Ergelen– Hobi olarak başladı ama bu tip şeyler çocukluktan başlar. Sakızlardan fotoğraf çıkar toplarsınız, gazoz kapağı toplarsınız. Önce sevdiğin her şeyi toplarsın. Sonra orada bir konu oluşturursan anlamlı oluyor. Oluşturduğun konu hakkında en iyi bilgi senden oluyor. Balıkesir ile ilgili araştırıyorum. Kurtuluş Savaşı fotoğraflarını topluyorum. Ben, Ayvalık konusunda neyi bilmiyorsam o konuyu arıyorum. İş yorgunluğunu ve stresini atmamı sağladı. 98 yılından bu yana emekliyim. 20 senedir bana yaşama sevinci veriyor koleksiyonumun olması. Balıkesir doğumluyum, 15 seneyi aşkın süredir Ayvalık’tayım. Ayvalık’a geldim evimi tuttum ve evimi tutmama yardım eden kişiye sordum, ‘Müjdat Soylu burada yaşıyormuş, tanıyor musun? ‘ diye. Benim ilk tanıdığım kişidir.
Müjdat Soylu- Faruk Ağabeyi tanımaktan dolayı çok mutluyum. Çok özel bir yeri vardır benim hayatımda. Bu nedir? Ortak bir şeyi paylaşan insanların her ne şekilde olursa olsun, her şeye rağmen bir araya gelebileceklerinin göstergesidir. Yeter ki istesinler. Bu arada Nezaket Hanımı anmak istiyorum. 1994’te İlçe Halk Kütüphanesi’nde bir fotoğraf sergisi açmayı planlamıştı. Ben de katkıda bulunmuştum. Aslında bu olayın ana fikri 1994’te atıldı. Elimizde kalan orijinal belgelerin önemi ilk kez o tarihlerde hissedilmeye başladı. Nezaket hanım ilk girişimde bulundu. O sergiden bu yana şahsi koleksiyonlarımızın zenginleşmesi ve artık bir kitap yapacak noktaya gelmesi ile bu günlere ulaştık. Koleksiyon merakı kişinin mizaçtan kaynaklı, o insanın karakterinden, kültüründen. Bunun bir izahı ve formülü yok. Ben Ayvalık doğumluyum. Bir memur çocuğu olduğum için çocukluğum Ayvalık dışında geçti. Yaz tatillerinde geliyordum. Ayvalık sevgisi her daim yer etti. Eğitim hayatı ve askerlik bittikten sonra Ayvalık’a yerleştim. Toplama merakının bir tarihi yok ama fotoğraf toplama merakının ben de daha özel bir yeri var. Şöyle bir geçmişe döndüğümde aile fotoğraflarımı toplamak ve saklamak benim için önemliydi. Ayvalık fotoğraflarını toplamak 1990’lı yılların başına geliyor. O yıllarda artık bilinçliydim. Şöyle bir karar vermiştim. Bir kere hobiden zevk alıyorum. Bu esnada ekmek parası kazanmak için mesleğinizi ifa etmek zorundasınız. İşinizle hobinizi bir arada götürmek zor bir iş. Mimar olmamın çok büyük etkisi var. Öyle bir hobim olsun hem işimle ilişkili olsun hem de fazla gayret sarf etmeyeyim dedim. Ayvalık fotoğraflarının koleksiyonunu yapma fikri gündeme geldi.
Nilgün KAYA– Kitap fikri ne zaman ortaya çıktı peki?
Müjdat SOYLU– 6 ya da 7 sene oldu. İlk 4 sene konuşmakla geçti. Herhangi fiziksel aktivite yapamadık. Salih abi İstanbul’daydı. 4 senenin sonunda öyle bir an geldi ki yapacaksak yapalım yapmayacaksak herkes yoluna baksın diye restleştik. Hiç birimiz bu resti göremedi. Hadi o zaman yapalım diyerek oturduk ve yaklaşık 2-3 seneden beri kitabı oluşturma gayretindeydik ve sonuçlandırdık. Çok mutluyuz, gururluyuz. Üzerimizden büyük bir yük kalktı. Bu sorumluluk üzerimizden kalktı. Eksiği gediği, eğrisi doğrusu ile kitabı tamamladık.
Nilgün KAYA– Yılların içinden Ayvalık kitabını oluşturma amacından bahsedelim birazda…
Müjdat SOYLU– Şimdiye kadar bölük pörçük değişik yerlerde, parçalı hallerde Ayvalık fotoğraflarına rastlıyorsunuz. Filanca pastanenin duvarında falanca marketin duvarında. Dedik ki, bunları iki kapak arasına alalım. Derli toplu olsun. Bu sadece bu anlamda basit bir düşünce değil, öyle bir şey yapalım ki yarın öbür gün referans kitabı olsun. Bunları sadece duvar süsü olarak kullanmak yerine bir araştırmacı veya Ayvalık tarihi hakkında Ayvalık’a ciddi katkıda bulunacak kişiler için referans kitabı olsun. Biz üçümüz önsözde yazdık. Dikkatle okusun okuyucular. Kitap konusunda iddiamız yok. Neden? Biz haddimizi ve kendimizi biliyoruz. Biz Ayvalık sevdalısıyız ama sonuçta materyal toplayıcısıyız. Biz koleksiyoneriz. Elimizdeki koleksiyonu sunuyoruz sadece. Fotoğraf yanında dipnotlarıyla bazı kısa bilgiler vermeye çalıştık. Hatalarımız olmuş olabilir. Üstün basarak söylüyorum tarihçi değiliz. Biz bir derlemeciyiz.
Nilgün KAYA- Eminim titiz bir araştırma yapmışsınızdır.
Faruk Ergelen- Üç kişinin 20 seneyi aşan emeği var. Bu kitapta üçümüzün materyallerinden Ayvalık’a bir bakış niteliğinde. Elimizdeki malzemeleri topladık. Bu malzemelerden ne üretilir diye uzun süre onu tartıştık. Bu malzemelerden Ayvalık’ı tanıtan bir kitap yapalım dedik. Ayvalık’ı başka türlü görmek isteyen kendi malzemelerinden başka türlü yorumlayabilir. Bizim üçümüzün malzemelerinden Ayvalık böyle görünüyor.
Nilgün KAYA- Ayvalık belleğini oluşturmada ilk adım diyebilir miyiz bu ortak çalışmaya?
Müjdat Soylu- Bir sorumluluğumuz vardı. Biz kendimize biçtik bu sorumluluğu. Dedik ki bizim elimizde bir takım materyaller var, bizimle beraber mezara mı gidecek dedik, herkes elindekini otaya döksün, çok güzel bir şey olacak. Kolektif bir hafıza oluşturmanın, kentle ilgili bir hafıza oluşturmanın ilk adımıdır bu. Herkes evinde bazı şeyleri saklarken biz saklamayalım, ortaya dökelim dedik. Kitabın kalıbını yaparken bu fotoğraf senin, bu fotoğraf benim demedik. Kimden aldıysak isimlerini zikredip teşekkür ettik.
Nilgün Kaya- Ayvalık’ta kolektif çalışma anlamında örnek bir çalışmaya imza attığınızı düşünüyorum, siz ne dersiniz?
Faruk Ergelen– Müjdat ve Salih Kaptanla başka hiçbir ön yargı olmadan Ayvalık konusunda bir araya geldik. Bu kitaptaki her malzemenin orjinali bizde. Bu kitap Ayvalık’a genel bir bakış ama herkes kendi ilgi alanına göre bir nokta yakalayabilir. Ayvalık’a son dönemlerde bir ilgi arttı. Ayvalık’la ilgili çalışan insanlar burada bir kaynak bulabilir. Daha derinlemesine bir araştırma yapabilir. Çok severek keyif alarak yaptık. Farklı, belli bir hedef doğrultusunda kolektif bir çalışmanın neler üretebileceğinin bir göstergesi bu kitap. Aramızdaki rekabeti kaldırdı. Aramızda yarışmıyoruz. Dostluğumuzu pekiştirdi. Yan yana gelip bir şeyler yapabilmek, belli bir hedef doğrultusunda ve ön yargılar olmadan çok önemli sadece Ayvalık için değil Türkiye için önemli. Ben bunu yaparken ‘Müjdat senin siyasal yapın ne?’ diye sormadım. Salih Kaptan’a sormadım. Nerede birleştik? Ayvalık sevgisinde birleştik. Ayvalık’ı sevmek, Ayvalık için bir şeyler yapabilmek kimsenin tekelinde değil. Bunu birlikte yaparız. Bizim aldığımız en büyük sonuç, en büyük ders bu. Bir şey üretmek güzel.
Müjdat Soylu- Bu kitap koleksiyonumuzun bir tescilidir bir anlamda. Artık bundan sonra duvardaki kitaplara bakanlar, bu fotoğrafların kaynağı kimdir? Denildiğinde bu üç isimle karşı karşıya kalacaklar. Aramızda siyasi görüş farklılıkları bulunmasına rağmen birbirimizi o kadar çok sevdik ki ortak bir nokta bulduk her şeyden önce. Öylesine amatör bir duyguyla yola çıktık ki, bu kitap kaça mal olur, kaça satılır? Hiç bunları düşünmedik. Ne zaman ki olay matbaaya kâğıt temini konusuna geldi, bunları ancak o zaman konuştuk. Hedefimiz; Ayvalık’la ilgili, Ayvalık’a layık, Ayvalık’a yakışır, en güzel şeyi elimizden geldiğince yapabilmek idi. biz bu hedefle yola çıktık. Biz bir görevi yerine getirmenin huzurunu yaşıyoruz.
Nilgün KAYA– Yılların içinden Ayvalık kitabı sadece koleksiyonların bir arada sunulduğu bir kitap mı yoksa bir mesajı var mı?
Faruk Ergelen- Türkiye çok hızlı değişiyoruz. Bu değişime ben müdahale edemiyorum. Güzel şeylerin yok olduğunu gördüm. Büyüyoruz, gelişiyoruz ama neleri kaybediyoruz muhasebesinden başladı. Bu kitaba baktığımızda, Ayvalık’ı seviyoruz ama Ayvalık’ta neleri kaybettik, bunu da bilmemiz lazım. Bence kitabın esas misyonu, bence Ayvalık’ın geçmiş zenginliğine, yaşanış kültürüne, tarihine saygı duyup o temel üzerinde Ayvalık’ın gelişmesine yön veriyorsak kitap işlemini yapmış olur. Ayvalık’ın kişiliğini kaybetmemesi lazım. Baktığımızda büyüyor, gelişiyoruz ama kentler kendi kişiliğini, kimliğini tüketiyor. Ayvalık’ta o sürece girdi. Ayvalık’ta yaşanmışlıkları, güzellikleri, zenginliğini fark edersek, Ayvalık o doğrultuda, onun temelleri üzerinde ayakları yere basarak gelişebilir. Bunları görmezsek yapay bir kent oluştururuz.
Müjdat Soylu- Gelişme süreci içinde kentlerde ve toplumlarda bir transformasyon yaşanıyor. Bu gelişmenin bir bedeli var. Diyet ödüyoruz aynı zamanda. Bu sadece Ayvalık’la, Türkiye ile ilgili bir olay değil. Dünyanın genelinde global olarak bir sıkıntı var. Bir gün geliyor insanlar, kaybettikleri şeylerin farkına varıyor, sonra onun özlemini duyuyor. Nostalji duygusu nereden çıkıyor. Kitapta bununla ilgili bir makale yazdım. Her il kendi tarihini geçmişini kaybettiklerini hatırlamaya çalışıyor. Biz Ayvalıklı olduğumuz için vazifemiz Ayvalık’la ilgili idi.
Ayvalık sevgisi araya geldiklerini vurgulayan koleksiyonerlerin hazırladığı önsöz şöyle; “Ayvalık tarih boyunca birçok yıkım ve değişime uğramıştır. En büyük kırılma ise 1923 Lozan Anlaşması gereği uygulanan nüfus mübadelesi sonucunda kentin en kalabalık ve en köklü halkı olan ‘Ortodoks Rum’ların zorunlu göçü olmuştur. Sonrasına kente bu kez, farklı bölgelerden getirilen Müslümanlar sahip çıkmışlar ve günümüze kadar da yaşatmışlardır. Sadece bu özelliği ile dahi Ayvalık, ülkemiz ve dünya coğrafyasında özgün ve ayrıcalıklı bir yere sahiptir. Ancak bu köklü değişimler, her anlamda bellek aktarımını da kesintiye uğrattığından Ayvalık’a yönelik bilgilere ulaşmak, zorlukları da beraberinde getirmiştir. Ayvalık’tan söz eden kaynakların kapsamlı ve titiz bir taramasıyla oluşturulmuş bu kitap, Ayvalık kent bilincine küçük de olsa katkı sağlamak amacındadır. Yıllarca uğraşarak tutkuyla meydana getirdiğimiz arşivlerimizle bu kitabın temellerini attık. Ayvalık’la ilgili elimizdeki malzeme, bilgi ve bulguları, Ayvalık tarihine ilgi duyanlarla paylaşmak en büyük arzumuzdur. Kitabın oluşumunda yıllarca, titizlikle çalıştık. Bütün detayları en ince ayrıntısına kadar tartıştık ve bunu büyük bir keyifle zevk alarak yaptık. Biz edebiyatçı ve yazar olmadığımız gibi tarihçi de değiliz. Böyle bir iddia ve amacımız da yok. Kitaptaki metinler mümkün mertebe belgelere dayalı, olayların şahitlerine ulaşılarak, bizzat görüşülerek veya anılarını okuyarak hazırlanmış ve Ayvalık’ta yaşayanlar kronolojik sıra halinde verilmeye çalışılmıştır. Kitapta yer alan belgelerin, Ayvalık hakkındaki merakı gidermenin ötesinde, çalışma yapmak isteyen akademisyen ve araştırmacılara yeni bakışlar ve yeni pencereler açacağına inanıyoruz. Amaç ve özlemimiz, tarihi dokusunun eşsiz bir doğa güzelliği ile bütünleştiği Ayvalık’ın kendine has zenginliği, kendine özgü insanları ve tüm gerçekliğiyle birlikte yaşatılmasıdır. Diğer bir ifadeyle tüm Ege kıyılarında görüldüğü gibi turizm adına kurban edilmemesidir.”