Nilgün KAYA
KESK’e bağlı sendikaların Ayvalık temsilcileri yaptıkları açıklamada, KHK ile işlerine son verilen 4218 KESK üyesinin KESK’ten beklediğini bulamadığını belirterek ‘KESK’i itibarsızlaştırmayın’ mesajı verdi.
Eğitim- Sen Ayvalık Temsilciliğinden Cengiz Çağlar tarafından yapılan açıklamada, “15 Temmuz darbe girişiminden sonra kamudan 125 bini aşkın kişi gerekçe gösterilmeden işlerinden el çektirilmiştir. Bunların 4218’i KESK üyesidir. Açlığa mahkûm edilmek istenen arkadaşlarımız, uzunca bir süre bağlı oldukları sendikalarının ve çatı örgütümüz KESK’in kuruluş ilkelerinden doğru alacağı kararları beklemiştir. Bu beklenti, örgütümüz KESK’te karşılık bulmamıştır. Beraberinde Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın büyük özverisiyle bu gayri hukuki süreç tüm dünya kamuoyuna duyurulmuştur. Bizler, bu süreçte, işini ve ekmeğini geri isteyen arkadaşlarımızın yanında olmaya gayret ettik. Bu süreçte, KHK’lı arkadaşlarımızın ısrarı ve fiili-meşru mücadelenin tüm ülkeye dalga dalga yayılması sonucu konfederasyonumuz “İhraçlar Kurultayı” düzenlemek zorunda kalmıştır. Yirmi dokuz maddeyle bağıtlanan kurultay bildirgesinin hayata geçirilmesi sabırla beklenmiştir. Bu bekleyiş de bir önceki gibi boşa çıkmıştır. Bu süreçte arkadaşlarımız, kurultayda alınan kararların neden hayata geçirilmediğini MYK’ya sorduklarında, soruları bir dünya gerekçeyle geçiştirilmiştir. Bunun üzerine arkadaşlarımız alınan kararalar uygulanana kadar ısrarlı olacaklarını, kendilerine bunu hatırlatmak amacıyla KESK binasını terk etmeyeceklerini MYK’ya bildirmişlerdir. KESK Başkanı Mehmet Bozgeyik, bunun doğal hakları olduğunu söylemiş ve bina içerisinde arkadaşlarımızın kullanacakları alanı göstermiştir. Süreç içinde bu durumdan rahatsız olan MYK, arkadaşlarımızın bu davranışını “işgal” olarak lanse etmeye çalışmışlardır. Arkadaşlarımız bir sabah KESK binasına geldiklerinde tüm özel eşyalarının çöp poşetlerine konularak kapı önüne bırakıldığını gördüler. O gün bu gündür; arkadaşlarımızın bina içerisine girme çabaları şiddet kullanılarak engellenmektedir. Üyesi olduğu KESK binasına girmek isteyen arkadaşlarımız, tekme atılarak, yerlerde sürüklenerek, küfürlere maruz kalarak bina dışına atılmıştır. Bu durum defalarca tekrarlanmıştır. Bizlere verilen disiplin cezalarında; 18-d: Toplumda sendikal algıyı olumsuz etkileyecek, etik olmayan tutum ve davranışlarda bulunulması. 19-c: Görev yaptığı birimde örgüt içi demokrasinin işlemesini engelleyici fiillerde bulunulması gerekçe gösterilmiştir. Üyelerine karşı barikat kurup onları sendikaya almayan, onlara karşı şiddetin her türlüsünü gösteren, onlara konuşacak hiçbir alan bırakmayan, sosyal medya hesaplarını araştırıp (kolluk gibi) suçlar arayıp cezalar veren, beğenmediği sorular soran üyelerinin sendika sosyal medya hesaplarındaki üyeliklerini engelleyen kişiler, görev yaptığı birimlerde örgüt içi demokrasinin işlemesine engel olmuyor ama bizler engel oluyoruz. İhraçları “iktidarın bir yol kazası” olarak nitelemek etik oluyor ama ihraçlara direnenlerin ve bu direnişe destek sunanların tavrı etik olmuyor. Yaptık demek için yapılan ve üyelerin çağrılmadığı eylemler sendikal algıyı olumsuz etkilemiyor ama alanda binleri aşan gündür direnenlerin desteklenmesi sendikal algıyı olumsuz etkiliyor. Bizler, arkadaşlarımızın yürütmekte oldukları fiili-meşru mücadelelerinin sürekli yanında olduk ve bu nedenle de KESK MYK’nın kuruluş ilkelerine sahip çıkmayan tutumuna karşı çıktık. Bu eleştiride bulunan yalnızca biz değiliz. KHK’lar sürecini en direngen ve yakıcı yürüten Hatay Eğitim – Sen Şube Yönetiminin tamamı görevden alınmış, yerine kayyum atanmıştır. Bu davranış sizlere hangi politikayı ve politikacıları hatırlatıyor? Yüksel Direnişçisi dört arkadaşımızın aynı gerekçelerle ve ihraç talebiyle üyelikleri askıya alınmıştır. Böylece bu arkadaşlarımıza dayanışma aidatı da ödenmeyecektir. “İş bulamasınlar, ağaç kökü yesinler.” diyenlerden ne farkınız kaldı? Bizler tarafız, taraf olmaya da devam edeceğiz. Fiili-meşru mücadele sürecinden her defasında çeşitli gerekçelerle kaçan KESK yönetimini de eleştirmeye devam edeceğiz. Çünkü tarihin en güzel yerinde son sözü hep direnenler söyler” dedi. Eğitim-Sen Ayvalık Temsilciliği’nden Cafer Keleş, tüzüğe sahip çıktıklarını belirterek, bu cezaların kabul edilebilecek bir şey olmadığını söyledi.
“EĞER BU YANLIŞTAN DÖNMEZSENİZ BUNUN İZAHINI YAPAMAZSINIZ”
Durumun sadece Eğitim-Sen’e has bir durum olmadığını ve aynı durumun kendi sendikasında da mevcut olduğunu belirten BES Şube yöneticisi Sinan Karademir ise açıklamasında, “Sosyal medya hesaplarında Büro Emekçileri Sendikası MYK’yı eleştirdi diye üyelerimiz ve eski şube yöneticimiz Emre Kesikhalı ceza almış olup yüksel direnişçisi Noyan Bozkurt ise ihraç talebiyle üyeliği 6 ay süre ile askıya alınmıştır. Ayrıca sendikamızca ihraç üyelere ödenen dayanışma parası Fatma Bora Koçak ile Kenan Akbaba’ya ödenmemektedir. Sendikaların kol kırılır yen içinde kalır anlayışı bağnaz bir anlayıştır. Yaptığın yanlışı insanlar bilsin ki bir şeyler yapmadan önce 2 kere düşünebilmelisin. Eğer doğru diyorsan da neden saklıyorsun? Bu yanlışları sendikanın yetkili kurullarında tartışalım diyen arkadaşlara şunu hatırlatmak istiyoruz. 23 Eylül 2019’da Ankara’da düzenlenen Tüm Bel Sen’in tüzük kurultayında söz alan İbrahim Sönmez adlı arkadaşımız Hatay Şubeye kayyum atanması ile ilgili konuşmaya başladığında fiili olarak sözü kesilmiş, olayı kayda alan arkadaşa saldırılarak, telefonuna el konulmaya çalışılmıştır. Şimdi soruyorum. Sizi insanlar nerede eleştirecek, yetkili kurullarda konuşturma, sendika binasına alma, sonra sosyal medyada seni eleştirdiler diye insanlara ceza ver. Soruşturma açılan ve sendikalarca çeşitli ceza verilen arkadaşlar haklarını kullanmışlardır. KESK’i kimse küçük düşürmemiş, basiretsiz yöneticileri eleştirmişlerdir. O koltukta ne var ki bu kadar zor geliyor eleştiri? Ayrıca üyenin dayanışma parasını kesmek ne demek? Üyeler artırdığınız aidatı ihraç olan üyelere destek için öderken sizin açlıkla terbiye etme düşüncenizi nasıl açıklayacaksınız? KESK’e ve bağlı sendikalardan talebimiz yapılan bu saçmalığa son verilmesidir. Eğer bu yanlıştan dönmezseniz bunun izahını yapamazsınız. KESK’i itibarsızlaştırmayın. Çağrımız şudur ki; soruşturma açtığınız arkadaşlar meşru ve demokratik haklarını kullanmışlardır. Söyledikleri her sözün, yaptıkları her eylemin ve eleştirinin arkasındayız. Direnene sahip çıkmak suç ise bizler hakkı için direnen üyelerin yanındayız. Aynı soruşturmaları bizler için de açın. Açmıyorsanız eğer gerekçesinin tarafımıza bildirilmesini istiyoruz.” Dedi.