GÜCÜNÜ AKIŞTAN ALAN BİR KİTAP; YAŞAMAK YA DA YAŞADIĞINI SANMAK

Nilgün KAYA

“Görmezsiniz ama bilirsiniz ki oradadır. Henüz olmamıştır ama her an olabilecektir. Durağandır ama bir anda harekete geçebilir. Şaşırtıcı olandır. İnsan düşüncesini besleyen içsel bir enerjidir. Kayıp gideni de anlatır, apansız dönüşe de çıkar.” Mustafa Tuğrul Edis’in 12. kitabı ‘Yaşamak ya da Yaşadığını Sanmak’, Şubat ayında okurlarla buluştu.

Küçük yaşta yazmaya ve not almaya alışan Edis, Antarktika dahil beş anakara üzerinde farklı ülkelere seyahat etmesinin de verdiği farklılıkla, yeni kitabında günlük yaşamda içinde yaşadığımız pek çok farklı kavramı düşey ve yatay ekseninde karşılaştırmalı olarak ele aldı. Sonuç mu? Çok farklı gözlemlerle dolu, her bir konu üzerinde fikir yürüteceğiniz, keyifle okunacak bir kitap ortaya çıktı. Kitabında da vurguladığı gibi, “düşey ve yatay hayatımızdır, yaşadığımız olaylar düşey ve yatay eksenlerinde başka boyut kazanırlar. Ortaya çıkan farkındalık hayatımızın dengesini kurmamızı sağlar.” Elinizdeki kitap, düşeyin ve yatayın karşılaştırmalı olarak ele alındığı, birbirinden zorlu pek çok kavramın ustalıkla işlendiği bir eser. Çok farklı bir bakış açısı ve benzersiz, sürekli bir akış içinde.

“DÜŞEY VE YATAY GÜCÜNÜ AKIŞTAN ALIR”

Mustafa Tuğrul Edis, ‘Yaşamak ya da Yaşadığını Sanmak’ kitabında, düşey ve yatayın yalnızca bir konum, bir çizgi, bir kavram ve bir boyut olmadığının, hayatın akışını yöneten ve insanın geleceğini belirleyen güç merkezleri olduğunun altını çiziyor. Edis, “Hepimizin akıp giden zaman içinde düşeye ve yataya yakın olduğumuz dönemler söz konusudur. Çoğunda bunun farkında bile olmadan, bunu net olarak ayırmadan yaşamımızı sürdürürüz” diyor. Edis, kitabın önsözünde, “Düşey ve yatay birbirinin içine geçerek karışır hayatımıza. Genelde insan düşey ve yatayda dengeden çok, bunlardan birine daha fazla eğilimli olarak hayatını sürdürür. Bu açıdan düşey ve yatay karşılaştırmalı olarak ele alınmalıdır. Daha kapsayıcı ve anlaşılır, açıklayıcı konular her iki kavramın akılda kalıcı olarak değerlendirilmesine ve insan hayatını yönlendirme aşamasında bir karar alınmasına yol açar” diyor ve ekliyor: “Ortaya çıkan farkındalık düşey ve yatayın hepimizin kendi hayatındaki dengesini kurmasını sağlayacaktır. Bu dengeyi kurabilme gücünü kullanabilenler yaşamlarını daha da kolaylaştıracak ve gerçek bir anlam kazandıracaklardır. Kitabın asıl amacının da bu olduğunu belirtmeliyim.”

KİTAPTAN

Düşey: ‘Yay ve fırlatma çubuğu’dur.

Yay esnektir ve yumuşaktır. Gerildiğinde oku fırlatma özelliğiyle hedefe, istenenlere ve geleceğe yönelir. Havada rüzgârla, yerçekimiyle, boşluğa kök salarak ve uçarak gider ok. Bu ok için fırlatma çubuğu olma ayrıcalığını duymak, yayın kendisini geleceğe taşıyan en önemli buluşma noktasıdır. Yay ile ok buluşur ve geleceğe odaklanırsınız.

Yatay: ‘Ok’tur.

Ok, yerçekimine direnerek havada kendisine yol açan, boşluğu kat edebilen, bir gelişme ve gelecek anlayışına rehberlik eden, kendi gücü ve kanatlarıyla ilerleyen bir nesnedir. Ok, yaydan ayrılarak kendi özgürlüğüyle yaydan aldığı güçle ilerleyebilir. Sonuca ve hedefe varmak için yalnızca kendi hayallerinden yola çıkan insanlara özgü bir özgürlük kavramı söz konusudur.

SONUÇ:

Yay ve ok düşey ve yatayda inanılmaz bir buluşmayı, dengeyi, birlikte bir gelecek adımını simgeler. Biri olmadan diğerinin olamayacağını açıklar. Güç faktörlerinin birleşmesinin önemini vurgular. İnceliği, esnekliği, yumuşaklığı, etkin olanın niteliğini ortaya koyar. Ancak şu gerçeği de çok iyi bilmek ve görmek gerekir: Ok yaydan çıktığı zaman “KARMAŞA – KAOS – NEFRET – FELAKET” de getirebilir.

MUSTAFA TUĞRUL EDİS KİMDİR?

1964 yılında Edirne’de doğdu. Çocukluğu İzmir çevresinde geçti. Rumeli kökenli geniş bir aileden geldiğinden masallar, efsaneler ve öykülerle büyüdü. Babası şair ve öğretmen, dolayısıyla küçük yaşta yazmaya ve not almaya alıştı. 1981 yılında İzmir Atatürk Lisesi matematik bölümünden mezun oldu. Ege Üniversitesi’ni Tekstil Yüksek Mühendisi olarak bitirdi. Dergilerde şiirleri, denemeleri yayımlandı. İlk şiir kitabını 1998 yılında çıkardı. Sonraki yıllarda şiir kitapları ve paradokslar yazdı. 2006 yılında bir fotoğraf sergisi açtı. Uzun yıllar boyunca uluslararası faaliyet gösteren yabancı firmalarda görev aldı. Organizasyon, kalite, yönetim sorunları üzerine teori ve pratiği birleştiren, sonuç almaya ve sinerji oluşturmaya yönelik çalışmalarına hız verdi.

Kültürünü arttırmak, bilgi sahibi olmak ana fikri ile; Antarktika dahil beş anakara üzerinde farklı ülkelere seyahat etti. Üç okyanusa, çöllere, yağmur ormanlarına, dağlara, buzullara ve farklı şehirlere gitti. Kültür zenginliğinin, müze ve zamanların insana ilişkin yaşanmışlıkların hayatı olgunlaştırdığı görüşünde ve inanışında. İmgelerin gücüne, düşünmenin engelleri aştığına, merak ederek yaşamanın insanı geliştirdiğine ve bir felsefesi olmanın da geleceğin bugünden atılan temeli olduğuna inanıyor.

Deneyimlerini, düşüncelerini ve hayallerini paylaşmayı, sabırla bekleyerek keşfetmeyi seviyor. Başarının özüne yolculuğun, geleceği değiştirmek için birlikte çalışmak ve inanmak olduğu düşüncesiyle, amacına ulaşmak en büyük hedefidir.

Yayınlanmış 11 kitabı var. İki arkadaşıyla birlikte İzmir’de GT Art & Interiors sanat galerisi bulunuyor. Academy of Management üyesi. İzmir’de yaşıyor. Evli ve iki çocuğu var. İngilizce biliyor. Yaşamak Ya Da Yaşadığımızı Sanmak? Düşey-Yatay, Birlikte Başarmak’tan sonra yazarın Tortuga yayınlarındaki ikinci kitabı.