” ESNAFIMIZ KADERİ İLE BAŞBAŞA BIRAKILDI”

Nilgün KAYA

CHP Ayvalık İlçe Başkanlığının esnafa destek ve yaşanan sorunlar için çözüm önerilerini içeren bir açıklama yaptı.

CHP Ayvalık İlçe Başkanı Hüseyin Şalmanlı, ilçe başkanlığı binasında, ilçe yönetiminin de katıldığı açıklamasında esnafın yıkıcı bir etki altında olduğuna dikkat çekti.

” Türkiye salgın ile mücadeleye en az nakit para ayıran iki ülkeden biri”

Şalmanlı, ” Tüm dünyayı etkileyen salgın, her ülkede olduğu gibi, ülkemizde de özellikle esnafımız üzerinde yıkıcı bir etki yarattı. Ancak, salgınla mücadelede birçok ülke esnafını desteklerken, ülkemizde hükümet maalesef esnafı kaderi ile baş başa bıraktı. Uluslararası Para Fonunun raporuna göre ülkelerin salgın ile ilgili yaptıkları nakit harcamalar ve gelir destekleri şu şekildedir. Görüldüğü gibi rakamlar arasındaki uçurum, salgın süresince halkımızım ve özelikle esnafımızın nasıl kaderi ile yalnız başına bırakıldığını göstermektedir. Ayrıca, DİSK Araştırma Merkezi’nin (DİSK-AR) yaptığı araştırmaya göre; Türkiye, salgın ile mücadeleye dünyada en az nakit desteği ayıran iki ülkeden biri. Türkiye, salgın ile mücadeleye (sağlık harcamaları dahil) milli gelirinin sadece yüzde 1,1’i düzeyinde nakit desteği ayırıyor.Türkiye’nin dünyada yapılan toplam nakit harcama ve destekler içindeki payı binde bir. Toplam ekonomik destekler içinde vatandaşa dönük harcama ve desteklerin en düşük olduğu ülke Türkiye. Türkiye’de salgın kapsamında 2020 yılında yapılan toplam nakit desteği 42,8 milyar TL’dir. Türkiye tarafından yapılan nakit destek ve harcamalar hem oransal hem de miktar olarak diğer ülkeler ile karşılaştırılamayacak kadar düşüktür. Öte yandan Türkiye’de yapılan toplam 42,8 milyar TL’lik nakit transferin 35 milyar TL’si işsizlik sigortası fonundan, yaklaşık 6,4 milyarı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Fonundan ve 2 milyar TL’si ise bağış kampanyasından sağlanmıştır. Böylece Türkiye tarafından yapılan nakit desteklerde bütçeden doğrudan ayrılan kaynak söz konusu değildir. Bu genel değerlendirmeler ışığında CHP olarak aylardır özellikle esnafımız için ısrarla önerdiğimiz kurtuluş reçetesi AKP hükümeti tarafından göz ardı edilmektedir.

CHP olarak esnafımızın kurtuluşu için acilen;

1. Esnaf Bakanlığı kurulmalıdır.

2. Sicil affı çıkarılmalıdır.

3. Esnafımızın kullandığı krediler, faizsiz ve ödeme gücüne göre taksitlendirilmelidir.

4. Kiralarda stopaj kaldırılmalıdır.

5. AVM’ler haftanın bir günü kapanmalıdır.

6. Esnafın sosyal güvenlik primleri, iş yerlerinin kapalı olduğu dönemde Hazine tarafından karşılanmalıdır.

7. Esnafa salgın sürecinde haksız-insafsız ceza yazılmamalıdır.

8. Devlet, esnafa olan borçlarını ödemelidir.

9. Hijyen koşullarının sağlanması şartıyla kahvehanelerde oyunlara izin verilmelidir.

10. Küçük esnafımızın yanında çalışanların, kısa çalışma ödeneği ile ilgili yaşadığı sorunlar giderilmelidir.

11. Kamu kurumları, iş yerleri kapalı olduğu sürece kiracısı olan esnafımızdan kira almamalıdır.

12. Ertelenen vergi ve sigorta primleri için salgın sonrasında yeniden yapılandırma olanağı getirilmelidir.

13. Esnafımıza yönelik icra işlemleri durdurulmalıdır.

14. Okul kantinlerinden bir yıl süreyle kira alınmamalıdır.

15. Servis işletmecilerinden alınan teminat mektupları iptal edilmelidir.

16. Altı milyon sokak esnafımız kayıt içine alınmalı ve güvenceye kavuşturulmalıdır.

17. Salgın boyunca zarara uğrayan esnafa kira desteği sağlanmalıdır.

Bir diğer önemli konu da salgın koşullarında esnafımıza getirilen bir çok kısıtlamanın zincir marketlere uygulanmaması, hatta bu marketlerin korumaya alınmasıdır. Türkiye’de zincir market sektöründe ilk sırayı A101, BİM ve ŞOK gibi market zincirleri oluşturmaktadır. Bu marketler Türkiye’nin 81 ilinde, tüm ilçelerde, hatta her sokakta faaliyet göstermektedir ve uluslararası raporlara göre dünyanın en hızlı büyüyen şirketleri arasında yer almaktadır. Salgın sürecinde bu market zincirleri kasalarını doldurmakla kalmamış, aynı zamanda online satış ve dijital uygulamalar ile kendi üretim portföylerini de genişletmişlerdir. Bu orantısız büyüme, başta küçük işletmeler olmak üzere ülkemizdeki esnafları oldukça olumsuz etkilemekte ve zincir marketlere karşı giderek daha da savunmasız hale getirmektedir. Zincir marketlerin AKP iktidarıyla ile organik ilişki ve iş birlikleri de bu marketlerin kanserli hücre gibi ülkemizin her mahallesinde, hatta sokağında büyümesini kolaylaştırmaktadır. Rekabet Kurumu, hızlı tüketim malları perakendeciliğinde ilk dört teşebbüsün üçünün zincir marketler olduğunu vurgulamaktadır. Buna göre bu marketlerin pazar payları artarken, yerel ve küçük marketlerin pay kaybettiği görülmektedir. Zira bu marketlerde ortalama 5.000-15.000 çeşit ürün satışa sunulduğu resmi raporlarda yer almaktadır. Bu marketlere ilişkin bir diğer önemli husus, tedarikçilerle yapılan sözleşmelerin haksız rekabet sonucu küçük ve orta ölçekli perakendecileri kapanmaya zorlamasıdır. Promosyonlu ürün satışından fiyat artışlarına ürün tedarik sürecinde yaşanabilecek sorunlara kadar hemen her konuda zincir marketler, oluşabilecek tüm ekonomik kaybı haksız ve adil olmayan şekilde perakendecilere yıkmaktadır. Salgında orantısız büyüme sonucu bu marketler zincirlerine yeni halkalar takmıştır. Alınan tedbirler doğrultusunda hafta sonu yasakları nedeniyle semt pazarlarının kurulamaması gibi kısıtlamalar tüketiciler zincir marketlere mecbur bırakılmıştır.

Zincir marketlerde çalışanların ücretleri genel olarak asgari ücretin bir miktar fazlasıdır. Bu üç markette ortalama aylık maaşlar çalışanların statüsüne göre 2700-3000 TL arası değişmektedir. Çalışma saatleri ise günlük 7,5 saatlik yasal sınırın genel olarak üzerinde yer almaktadır. Market çalışanlarının kendi beyanlarına göre günde 10 ile 12 saat çalışma yaptıklarını ifade etmişlerdir. Ayrıca bu marketlerde sendikalaşma oranı neredeyse yok denecek kadar azdır.

Çözüm önerimizin temelinde pazar payının yüzde 50’sinden fazlasını domine eden ve tekelleşen bu marketlerin denetlenmesi ve rekabetin sağlanması adına esnaf odaları ila yerel üreticilerin çıkarlarını koruyan bir mevzuatın oluşturulmasıdır. Haksız rekabete karşı acil mevzuat düzenlenmesi önerisine ek olarak madde madde belirtmek gerekirse;

1) İndirim zincirlerine nüfusa göre yoğunluk kuralı getirilmelidir ve büyükşehir veya ilçe belediyeleri onayına tabi olmak üzere 10.000 nüfus ve üzerinde açılmalıdır.

2) Zincir marketlerin ürün satışına yönelik mutlaka il veya ilçe esnaf odalarının görüşleri alınmalıdır; bu şart, bir tür zorunluluk haline getirilmelidir.

3) Bu marketlerin mesken binalarda açılması yasaklanmalıdır.

4) Zincir marketlerin açılış ve kapanış saatleri düzenlenmeli ve haftada en az bir gün kapalı kalmasının yanı sıra yılbaşı ve bayramların ilk günlerinde de kapalı kalması sağlanmalıdır.

5) Zincir marketlerde 15 bine yakın ürün çeşitliliği azaltılmalıdır; tüketicilerin mağdur olmaması adına bölgenin ticari kapasitesine göre ürün çeşitliliği düzenlenmelidir.

6) Zincir mağazaların çevrimiçi satış ve dijital aplikasyonları sıkı şekilde denetlenmelidir.

7) Satış fiyatı asgari olarak en küçük perakendeci maliyetine endekslenmelidir. Promosyonlu satışlara üst sınır getirilmelidir.

8)Dikey bütünleşik yapıyla rekabet ihlali yaratan ambalajlı gıda/içecek üreticilerinin perakendeci olmaları mevzuat yoluyla engellenmelidir.

9) Üretici/dağıtıcı ile olan zincir perakendeci sözleşmelerinde Türk Ticaret Kanunu hükümleri bağlayıcı olmalı ve sözleşmelerde feragat yasaklanmalıdır. Üreticiye tek taraflı anlaşmasız fatura kesilmesi de benzer şekilde cezai yaptırıma tabi tutulmalıdır. Çözüm önerilerimizin uygulanması esnafımızın kurtuluşu olacaktır. CHP olarak her zaman esnafımızın yanında olmaya devam edeceğiz.”  Dedi.