Nilgün KAYA
43 yıl önce Maraş katliamında hayatını kaybedenler, Ayvalık’ta Pir Sultan Abdal Kültür Derneği ve Demokrasi Platformu tarafından Cumhuriyet Meydanında anıldı.
Maraş’ta canını yitiren vatandaşlar için 1 dakikalık saygı duruşunun ardından Şube başkanı Vedat Tekten, “İnsanlık tarihinin en kara günlerinden birini anmak ve unutmadığımızı göstermek, bu karanlık günlerin hesabını sormayan kişilere sesimizi duyurmak için buraya geldik. Hepiniz biliyorsunuz, Roboski katliamı aynı döneme denk geldi. Hayata dönüş operasyonu adını koydukları cezaevinde daha insan onuruna yakışır bir esaret için direnen insanlarımız acımasızca bu dönem katledildi. Sarıkamış’ta emperyalist duygularla pek çok insanımız bir daha evlerine dönemedi. Aynı gerici, faşist zihniyet bu dönem Menemen ‘ de Kubilay’ı şehit etti. Sadece bu düzen ve bu egemen anlayış kendinden olmayanı öteleyip, onun üzerinde güç uygulayıp, bastırmak, sindirmek, korkutmak yok etmek adına herbirimize bir acı düşürdü. Ama Anadolu insanının bir iyi tarafı hiçbir baskıya boyun eğmedi tarih boyunca bundan sonrada eğmeyecek. Maraş, hazırlanışı ve sonucu itibariyle hem siyasi tarihimizin hem insanlık tarihimizin önemli bir dönemeç noktasıdır. Alevi toplumu 1930’lardan başlayan bir süreçte şehirlere yerleşmeye başladı. Maraş bölgesi Alevi toplumunun oldukça yoğun olduğu bir bölge idi. Orada insanlarımız ilk defa sürgün gibi yaşamak zorunda bırakıldıkları yüksek irtifa kardan yani dağlardan ovalara inip insanlarla entegre olmaya başladılar ve giderek Maraş’ta hem sosyal hayat hem de ticarette kendilerine önemli bir yer açarak orada kendilerini var ettiler. Bundan yerel halkın bir kısmı özellikle rahatsızlık duyuyordu. Bunu fırsata çevirdiler. Kimler çevirdi? 70’lerden başlayan derin devlet ve kontra güçleri, insanları silahlandırıp eğiterek Alevilerin üstüne salmak için plan peşinde koştular. Yüzleri kar maskesiyle kapalı 80-100 kişilik bir grup tıpkı Madımak’ta, Çorum’da,Malatya’da, Hekimhan’da olduğu gibi insanları özellikle bir görüşün sahibi olan insanları kışkırtarak üzerimize saldılar. Ve bu katliamın hiçbir suçlusu layık olduğu cezayı görmedi. Tıpkı Madımak’ta, Sivas’ta olduğu gibi üstü örtüldü. Devlet her zaman olduğu gibi bizim taleplerimize kulaklarını tıkadı. Maraş’ta 43 yıl önce gerçekleşen bu insanlık ayına son 20 yıllık hükümette tanıktır. O dönem sorulmayan hesabı bugün de sormak ta ısrarlı. Dinci söylemlerle belki de yeni tezgahları hazırlamak peşinde koşuyorlar. Aynı taktikte Çorum, aynı taktikte Sivas katılanlar peşpeşe. Halkımızın, halklarımızın üzerinde uygulanmış bir yıldırma, söndürme ve öteleme. Katliam sonrası Maraş’ın demografik yapısı tamamen değişiyor. Çok büyük gruplarla insanlar batıya göç ediyor, şehirleşiyor. İnsanların alışık olduğu yaşam ellerinden alınmış oluyor. Katliamın savunucu olan avukatlar kısa aralıklarla suikastlerle aramızdan kopartılıyor. Hiçbir suçlu ceza görmüyor. Kendilerine ülkücü denilen kesim 20-25 kişilik grup olarak bir takım cezalara maruz bırakılıyor ama izlenilen suç karşısında alınan cezalar çok hafif kalıyor. Katliamlar insanlık suçudur. Ne zaman aşımına ne başka bir hafifletici nedene maruz bırakılamazlar. Biz bunların hiçbirini kabul etmiyoruz. Hiçbirine baş eğmiyoruz. Hiçbirini sonuçsuz bırakmamaya kararlıyız. Mutlaka birgün bunlardan hesap sorulacak ve halklar üzerine oynanan oyun bir gün tersine dönecek ” dedi.