BALIKESİR YKKED 17 YAŞINDA

Haber: C.Saffet Yılmaz

1940 yılında iş ile eğitimi bir araya getirmek ve köylere öğretmenler yetiştirmek amacı ile dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel tarafından kurulan Köy Enstitüleri felsefesini yaşatmak ve aydınlanma sürecini sürdürmek amacı ile İzmir’de kurulan Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği (YKKED) İlk şubesini de 17 yıl önce 16 Ocak 2004’te Balıkesir’de açmıştı.

17.yılını kutlayan dernek üye ve yöneticileri geçtiğimiz gün dernek binasında bir araya gelerek aydınlanma sürecinin devamı için yeni açılım ve etkinliklerini planladılar. Dernek başkanı Mualla Orman yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi. “Bilindiği gibi. toplumların geleceğini belirleyen kurumların başında “EĞİTİM” gelmektedir. Bunu iyi bilen Cumhuriyet aydınlanmacıları toplumsal dokuyu değiştirecek, zenginlik kaynaklarına sahip çıkacak bir toplum yetiştirmek amacı ile yola çıktılar. Aklı eğitimle aydınlanmış, yüreği bilim ve sanatla,kültürle güzelleşmiş bir eğitim ordusu yetiştirmek için bundan 82 yıl önce Köy Enstitülerini kurdular.Köy e0nstitüleri eğitirken üreten kurumlardı. Ancak mevcut düzenin sürmesinden yana olan ve halkın bilinçlenip uyanmasından rahatsız olanlar hükümet üzerinde baskı kurarak köy enstitülerini kapattırdılar.

Eğitim sistemindeki yanlış uygulamaları gören bir kısım eğitimciler 2001 yılında İzmir’de YKKED’i kurdular. Amaç, köy enstitüleri eğitim sistemini bilim ve teknoloji ile geliştirerek yeni kuşaklara aktarmak ve laik, bilimsel karma eğitime sahip çıkmaktı. Temel haklardan olan eğitimin, sağlığın, ekolojik tarımın ve çevrenin insan haklarının korunması vb. konularda çalışmalar yapmaktı. Balıkesir şubemiz 16 Ocak 2004 yılında ilk şube olarak kuruldu. Her yıl kuruluş yıl dönümümüzü geleneksel hale gelen kahvaltı etkinliğimizle kutluyorduk. Ancak salgın nedeni ile bunu gerçekleştiremedik. Bu hafta içerisinde olağan yönetim kurulu toplantımıza üyelerimizi de davet ederek gelebilenlerle pasta keserek hem kuruluşumuzu kutladık,hem de gündemimizi ve önümüzdeki günlerde yapacaklarımızı konuştuk.Eğitimimizin,toplumsal yaşamımızın içinde bulunduğu son durum hiç te iyi değil. Ama umut hep vardır.Ama umudu korumak ve güçlendirmek için birlikte olmayı diliyorum. 17.yılımızı yaşadığımız derneğimizin yönetim kurulunda benimle birlikte görev üstlenen Neşe Esen, Aysel Durmuşoglu, Hüseyin Semerci, Salih Bektaş, Aynur Atsan ve Müzeyyen Atvuran arkadaşlarımız da görev yapmaktadırlar.”

KÖY ENSTİTÜLERİNİN İLKELERİ

Kendi ihtiyacını kendin üret” sloganıyla işe başlayan Köy Enstitüleri iş ve eğitimi ustalıkla bütünleştiren özgün bir program uyguladı. Burada uygulanan bir işgücü eğitimi değildi; öğrencinin, öğrenirken, ihtiyacı olanların bir kısmını da ürettiği bir yaklaşımdı. Öğrenciler aldıkları uygulamalı iş eğitimi ile gittikleri yörelerde köylüleri de eğiterek Türkiye genelinde verimin artmasına da katkıda bulunuyorlardı. Buradaki eğitimler, uygulamalı eğitimle sınırlıydı, profesyonel üretime hiçbir zaman izin verilmedi. Amacı ve varış noktası önceden belirlenen bu yaklaşımla çocuğun yaratıcılığı, zihinsel ve bedensel becerileri gelişiyordu. Bu gelişme, onun atacağı yeni adımların önünü de açıyordu. Ancak Köy Enstitülerinin eğitim programını Türkiye’nin o günkü koşulları belirledi. Çünkü onların hedefi, iş ve üretim, İsmail Hakkı Tonguç’un hedefi bilimsel bilginin uygulanması ve yeni bilgilerin geliştirilmesidir. Ancak Köy Enstitülerinin eğitim programını Türkiye’nin o günkü koşulları belirledi. Çünkü onların hedefi, iş ve üretim, İsmail Hakkı Tonguç’un hedefi bilimsel bilginin uygulanması ve yeni bilgilerin geliştirilmesidir. Enstitü öğrencilerinden Cesarettin Ateş, Köy Enstitüleri dergisinin ikinci sayısında yayımlanan bir şiirinde şunları yazıyordu:

“Yüzyıllarca çektin, bitmedi derdin/ Biçemedin, bahtım böyledir dedin/  Buğday ektin arpa ekmeği yedin/  On koyunun çoban oldun peşinde/Baharın da dağda kaldın kışın da/ Boyun eğdin daha küçük yaşında/ Yeter beyim paşam dediğin yeter!/ Gitmedi alnından çamurlaşan ter/Sesin duyulmadı, göğsünü gergin/Yeter artık bugün çektiğin yeter! Her sabah yol aldın türkü dilinde/Tırpan omuzunda, orak belinde/Ektin biçtin nasır kaldı elinde/ Yeter eller için ektiğin yeter!Yazlar geldi orağını biledin/Biçemedin, bahtım böyledir dedin/Buğday ektin arpa ekmeği yedin/yeter artık arpa yediğin yeter/On koyunun çoban oldun peşinde/Baharın da dağda kaldın kışın da/ Boyun eğdin daha küçük yaşında/ Yeter beyim paşam dediğin yeter!”