Nilgün KAYA
Ayvalık 8 Mart Kadın Platformu, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü nedeniyle Cumhuriyet
Meydanı’nda bir etkinlik düzenledi. Kadınlar, çözüm bekleyen sorunlarını gündeme getirirken birlikte mücadeleyi dans ederek kutladı.
Ayvalık’ta, Dünya Emekçi Kadınlar Günü nedeniyle düzenlenen etkinlik, saat 18.00’de Öğretmen Evi önünden Cumhuriyet Meydanına yapılan yürüyüş ile başladı. Ellerinde, ‘Boşanmayı değil cinayeti engelle’, ‘Kadınlar birlikte güçlü’, ‘Kadın varsa hayat var’ ‘Kadınlar Savaş istemiyor’, ‘Eşitsizliğe karşı kadınlar ayakta’, ‘Pede değil servete vergi’ yazılı dövizlerle, Erbane grubunun ritimleriyle meydana yürüyen katılımcılar, rengarenk bir görüntü oluşturdu.
Her kesimden kadının katıldığı etkinlikte flüt eşliğinde dans gösterisinin ardından Erbane grubunun ritimlerini dinleyen katılımcılar, Mine Demirci Elmacı’nın söylediği ‘Burçak tarlasında’ şarkısına alkışlarla eşlik etti. Müziklerle halay çeken kadınlar adına sorunlar, çözüm önerileri ve talepleri içeren açıklamayı Şebnem Yüksel, Zehra Tanrıverdi ve Benay Atılgan birlikte okudu.
“Biz durunca dünya durur! Ama biz dünyayı durdurmak değil, yerinden oynatmak istiyoruz!”
Kadın hakları için verilen tarihsel mücadeleyi, direnişi, başarıları coşkuyla kutlamak, haklarına ve hayatlarına sahip çıkarak, eşit ve özgür bir yaşam için taleplerini haykırmak için alanları doldurduklarına dikkat çekilen açıklamada, ” Bugün, 165 yıl önce Amerika’da bir tekstil fabrikasında yanarak hayatını kaybeden, bizlere direnişin yolunu açan işçi kadınları saygıyla anıyoruz. Bugün, dünyanın her yerinde, ayrımcılığa, erkek şiddetine, eşitsizliğe, sömürüye, baskılara karşı mücadele ederken kaybettiğimiz kadınlara şükranlarımızı sunuyoruz. 2 yıldır süren pandemi süreciyle Dünya’da ve ülkemizde daha da çıkmaza giren erkek egemen sistemler; savaşlarla, ayrımcılıkla, sömürüyle, şiddetle yönetmeye ve krizden çıkmaya çalışıyor. Çılgın mega projelerle, enerji ve madencilik şirketleriyle, doğamız talan ediliyor, ekolojik sistem yok ediliyor. Zeytinliklerimize, doğal sit alanlarına göz konuluyor. Gözü dönmüş erkek egemenlerin acımasız şiddeti en çok da kadınları, çocukları ve doğayı yok ediyor.
Geçtiğimiz yıl 8 Mart’ta, İstanbul Sözleşmesi’ni savunmak için alanlardaydık. Ancak Türkiye, 20 Mart’ta, bir gecede, bir kararnameyle İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçti. Sonuçları; kadın ve çocuklar için taciz, tecavüz, cinayetler oldu. 2021 yılında Türkiye’de 280 kadın öldürüldü, 217 kadın şüpheli şekilde ölü bulundu. Bu yılın ilk iki ayında ise 49 kadın katledildi, 49 kadın da şüpheli şekilde ölü bulundu… Katiller cezasız kaldıkça erkek şiddeti hız kesmeden devam etti. Şüpheli ölümler arttı, Duygu Delen gibi gencecik kızlar balkondan düşüp ölürken, deliller yok sayıldı, dosyalar kapatıldı. Katiller korundu, kollandı.
İstanbul Sözleşmesi’ni bir gecede yok sayanlar, şimdi de gözlerini Medeni Kanun’a diktiler. Büyük mücadeleler vererek kazandığımız haklarımızı kapalı kapılar ardında gasp etmeye çalışanlar, bizi yoksullukla, korkuyla, şiddetle terbiye ederek susturabileceklerini sanıyorlarsa, çok yanılıyorlar.
Hayatın her alanında, her biçimiyle mücadele eden biz kadınlar, ‘MEDENİ YASA’DAN, EŞİTLİK VE LAİKLİK İLKESİNDEN asla vazgeçmeyeceğiz! Aile ilişkilerimizin dini hukuka göre düzenlenmesine izin vermeyeceğiz!
Medeni haklarımıza göz dikenler, nafakayı gasp edenler, ayrımcılık yapanlar, istismarı affedenler, kadın cinayetlerini görmezden gelenler gidecek, Kadınların eşitlik ve özgürlük mücadelesi kazanacak!
Yeni bir sistem arayışının konuşulduğu bugünlerde, kadınlar olarak taleplerimizi bir kez daha haykırıyoruz:
-İstanbul Sözleşmesi yeniden yürürlüğe girsin.
-6284 sayılı yasa etkin uygulansın, kadın cinayetleri önlensin.
-6. yargı paketi adı altında çıkartılmaya çalışılan, kazanımlarımızı hedef alan yasa girişimlerine son verilsin.
– Medeni yasanın sağladığı, başta nafaka olmak üzere kazanılmış haklarımıza dokunulmasın.
-Toplumsal cinsiyet eşitliği esas alınarak, kadınların yönetim ve karar mekanizmalarında eşit temsili sağlansın.
-Çalışan bütün kadınlar, 8 Mart’ta ücretli izinli sayılsın.
-İşyerinde kadına yönelik şiddet ve cinsel tacizle mücadeleyi amaçlayan Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) 190 Sayılı Sözleşmesi onaylansın ve hayata geçirilsin.
– Eşit işe eşit ücret sağlansın.
-Kamu kreşleri yeniden açılsın. Ücretsiz kreşlerle, kadının çalışma hayatına daha fazla katılımı sağlansın!
-Kadınların ev içi emeğini yok sayan, esnek- güvencesiz- kayıt dışı işlere mahkûm eden ekonomik politikalara son verilsin!
-Kadınlara en derin tahribatı veren, cinsiyet eşitsizliği temelli eğitim politikalarına son verilsin.
-Kız çocuklarının nitelikli eğitime, güvenli yurtlara kolayca ulaşması sağlansın.
-Çocuk yaşta evlilikler önlensin, çocuk istismarı faillerinin korunmasına son verilsin.
-HPV Aşısı ücretsiz olsun, rahim ağzı kanseri önlensin.
– Kadın ve LGBTİ+ bireylerin, eşit, özgür ve şiddetsiz bir hayat sürmelerinin önündeki her türü eylem ve söylemlere son verilsin.
– KHK’ler iptal edilerek haksız hukuksuz yere işten çıkarılan kadınlar görevlerine iade edilsin!
– Hasta kadın mahpusların tedavilerine evlerinde devam edilsin.
-Büyük şirketlere yapılan vergi indirimleri ve Diyanet Bütçesinin yarısıyla kaynak yaratılarak, kadın sığınma evleri ve dayanışma merkezleri açılsın!
-Doğanın ve yaşam alanlarımızın yok edilmesine yol açan tüm talan ve yıkım projeleri iptal edilsin!
-Ekonomik krizin yükünü en fazla çeken kadınların ucuz ve nitelikli gıdaya ulaşması sağlansın.
-Kadınlar için yoksulluk, şiddet, göç ve ayrımcılık anlamına gelen savaş politikalarına son verilsin.
Bu Dünya’yı nüfusun yarısını oluşturan biz kadınlar döndürüyoruz. İşte, sokakta, tarlada, fabrikada, evde, okulda, hayatın her alanında yükü omuzlayan biziz. Biz artık gücümüzü biliyoruz: Biz durunca dünya durur! Ama biz dünyayı durdurmak değil, yerinden oynatmak istiyoruz!
Eşit, özgür, şiddetten uzak bir yaşam için; ağacın, toprağın, kuşun, kurdun hakkı olanı almak için; bolluğun, bereketin hakça paylaşılması için; erkek adalet değil gerçek adaletin sağlanması için dünyayı yerinden oynatmak istiyoruz!” denildi.