TKKP EGE VE GÜNEY MARMARA ÇEVRE KOMİSYONU ORTAK MÜCADELEYE İŞARET ETTİ

Nilgün KAYA

Çevre ve yaşam sorunları ile çözün yollarının belirlenmesi için oluşturulan Türkiye Kent Konseyleri Platformu (TKKP)  Ege – Güney Marmara Çevre Komisyonu, Bornova Kent Konseyi ev sahipliğinde, Bornova Meclis Salonunda 2. Genel Kurul toplantısını gerçekleştirdi. 16 Kent Konseyi katılımı ile yapılan genel kurulun ardından yayınlanan sonuç bildirgesinde, ‘Mücadelelerin yerelden kopuk olması halinde,  ortaklaştırılmamış mücadelelerin yetersiz ve eksik kaldığına’ işaret edildi.

Ayvalık Kent Konseyinin sekreterya ve sözcülüğünü üstlendiği komisyon,  22 Aralık Cumartesi günü toplandı. Komisyon sözcüsü ve Ayvalık Kent kon başkanı Filiz Karayelli, Bornova Kent Konseyi başkanı Prof.Dr. Ayten Ayşen Kaya ile Bornova Belediye başkanı Olgun Atilla’nın açılış konuşmalarının ardından Türkiye Kent Konseyleri platformunun 21.toplantısında alınan karar gereğince, 1 Nisan 2017 tarihinde Ayvalık Kent Konseyi ev sahipliğinde yapılan toplantı ile kurulan Bölgesel Çevre Komisyonu olan TKKP Ege – Güney Marmara Çevre Komisyonu; çevre ve yaşam sorunlarının belirlenmesi için çalışmalarına devam etti.  Konuyla ilgili bilginin yönetimi, deneyimlerin paylaşımı ve çözüm yolları üretmek, çeşitli çalışmalar yapmak ve dayanışmak amacıyla kurulan TKKP Ege-Güney Marmara Çevre Komisyonunun, 2 yıl için seçtiği Yürütme Kurulu Ayvalık Kent Konseyi, Bornova Kent Konseyi, Buca Kent Konseyi, Burhaniye Kent Konseyi, Karşıyaka Kent Konseyi, Konak Kent Konseyi ve Urla Kent Konseyi temsilcilerinden oluşuyor.

“ÇEVRE ÇALIŞMALARI DEĞERLENDİRİLDİ, YOL HARİTASI BELİRLENDİ”

Toplantı ile ilgili bilgi veren komisyon sözcüsü ve Ayvalık Kent Konseyi Başkanı Filiz Karayelli, “TKKP Ege – Güney Marmara Çevre Komisyonu; bölgemiz öncelikli olmak üzere, ulusal ve uluslararası çevre sorunlarına duyarlı kalarak Anayasamızın  17 ve 56. maddesinin devlete ve vatandaşlara yüklediği, ‘Yaşam Hakkı ile çevreyi geliştirme, çevre sağlığını koruma ve çevre kirlenmesini önlemek’ görev ve ödevi doğrultusunda çalışmalar yaparak daha yaşanılabilir, temiz, sağlıklı yaşam alanlarına kavuşmak, insanın ve diğer tüm yaşam formlarının yaşama haklarını demokratik yollardan savunmak için aşağıda tanımlanan faaliyetleri ortaklaştırmak olarak tanımlamış ve çalışmalarına başlamıştır. Yürütme Kurulu tarafından TKKP Ege– Güney Marmara Çevre Komisyonu Yönerge taslağı hazırlanmış, belirtilen hedef ve amaçlar doğrultusunda; bölgemizdeki çevre sorunlarının değerlendirilmesi, bilgi ve deneyimler paylaşılarak, daha yaşanılabilir bir çevre için çalışmalarımızın güçlendirilmesi amacı ile Genel Kurul örgütlenmesi için 22 Aralık’ta 2. Genel Kurul gerçekleştirildi. Katılımcı Kent Konseyleri tarafından yerelde yaşanan çevre sorunları (JES, RES, HES, GES, Taş Ocakları, Madenler, Nükleer, Gemi Sökümler, muhtelif atıklar, Balık Çiftlikleri, su, temiz hava mücadelesi, kent talanı, AVM’ler, özelleştirmeler, kentsel dönüşüm gibi)  tüm sorunlara değinildi. Enerji tedariki yerel gereksinime göre, Enerji Üretim ve Enerji Tüketim kooperatifleri eliyle tanımlanmalı. Bu Kooperatiflerin kurulmasının önemi vurgulandı. Sağlıklı gıdanın özgürce üretilmesinin gerekliliğine işaret edildi. Gerçekleştirilen mücadeleler paylaşıldı.  Çoğu sorunun ortak olduğu, görüldü.  Mücadelelerin yerelden kopuk olması halinde,  ortaklaştırılmamış mücadelelerin yetersiz ve eksik kaldığına işaret edildi.” dedi.

“HAVAMIZIN, SUYUMUZUN, TOPRAĞIMIZIN HER GEÇEN GÜN DAHA ÇOK KİRLENDİĞİ AŞİKÂRDIR”

Sonuç bildirgesinde ise, ‘Ülkemiz son 15 yılda ardı ardına gelen yasa, yönetmelik, sit derece değişiklikleri, plan kararları ile özelleştirmeyi ve özel girişimleri önceleyen, bilimsel şehircilik ilkelerinden, planlama ve kamuculuk esasından uzak düzenlemelerle yönetiliyor. Kent ve kırdaki müşterek alanlar sermaye birikimine dâhil ediliyor ve özel mülkiyete dönüştürülüyor. Kentler, tarım alanları, kıyılar, ormanlar yapılaşmaya açılıyor, talan ediliyor, kamu arazileri sermayeye sunuluyor. Yanlış ve yetersiz kentleşme, sanayileşme ve ekonomi politikalarının yarattığı rant baskısı altında; yaşam alanlarımız, ormanlarımız, meralarımız, mutlak korunması gereken doğal sit alanlarımız, denizlerimiz yapılaşma ve yağmaya açılırken, diğer taraftan havamızın, suyumuzun, toprağımızın her geçen gün daha çok kirlendiği aşikardır. Kentlerimizi, kırsalımızı, yaşam alanlarımızı korumak için devlet politikaları, mevzuatlar ve diğer hukuki düzenlemeler yetersiz kalmaktadır. Bu nedenle çevre hakkımız, yaşam hakkımız,  sağlığımız için yerelde yürüttüğümüz mücadeleler ve Kent Konseylerinin çalışmaları çok anlam taşıyor. Ekoloji ve çevre mücadelesinin partisi yoktur ve bütün siyasi çıkarlardan uzak gerçekleştirilmelidir.  Çevre saldırısı tüm yaşam alanlarımıza yönelik olarak sürdürülüyor. Mücadelelerin büyümesi, örgütlenmesi çevre ve yaşam hakkımızın korunması ortak hedefimizdir. Ülkemizin ve kentlerimizin yönetimlerinin yaşam ve çevrenin korunmasına yönelik gerçekleşmesi için mücadelemizi artarak sürdüreceğiz.  Doğa ve yaşam talanına yol açan her türlü girişimin karşısında duracağız. Hukuki, Bilimsel ve Toplumsal farkındalık artırma, mücadele etme konusunda karalıyız. Biz bu platformda yer alan Kent Konseyleri olarak; çevre mücadelesinin, yaşam mücadelesi olduğundan hareketle,  bu mücadeleyi büyütmeye, güçlendirmeye, bu süreçte başta halkımız olmak üzere bilim insanları, meslek odaları ve tüm bileşenler ile doğayı ve emeği fütursuzca sömürenlere karşı, tüm hukuksuzluklara, adaletsizliklere, eşitsizliklere karşı; Yaşam alanlarımızı koruma mücadelemizi sürdüreceğimizi açıklıyoruz.   Bir yandan yaşam alanlarımıza,  öte yandan doğal, tarihi ve kültürel varlıklarımızı yok etmeye çalışanlara karşı; bizler gönüllüsü olduğumuz Kent Konseylerinde geleceğe sahip çıkanlar olarak toplumsal dayanışmayı ve mücadeleyi yükseltmek için çalıştığımızı,  kamuoyu ile bir kez daha paylaşıyoruz’ denildi.