Nilgün KAYA
Ahmet Yorulmaz Günleri’nin 2’nci paneli, Ayvalık İlçe Halk Kütüphanesi’nde 10 Nisan Çarşamba günü düzenlendi. ‘Ahmet Yorulmaz; Bir Ayvalıklı’ başlıklı panelde, kimi hüzünlendiren kimi de gülümseten anılar eşliğinde Ahmet Yorulmaz yad edildi.
Adı Ayvalık’la özdeş olan Yazar-Gazeteci Ahmet Yorulmaz’ın ‘mübadele yazarı’, ‘gazeteci’ ve ‘Ayvalıklı’ kimliklerini değişik düzeylerde ele alan ayrı paneller ve bu panellere destek verecek nitelikte hazırlanan sergilerden oluşan ‘Ahmet Yorulmaz Günleri’ etkinliğinin 2’nci gününde, Yorulmaz’ın Ayvalıklı kimliği ele alındı. Zeynep Kazancıgil’in moderatörlüğünü yaptığı panele, Şaban Ersin Taş, Ali Acar Kurul ve Hakkı Sal konuşmacı olarak katıldı. Paneli aralarında Kaymakam Gökhan Görgülüarslan, İlçe Kütüphane Müdürü Aygül Öncel Şahin, CHP ilçe Başkanı Hüseyin Şalmanlı, Ayvalık Giritliler Derneği Başkanı Coşkun Tunçmen’in de aralarında bulunduğu çok sayıda kişi dinledi.
“KENT HAFIZASI OLUŞMASI İÇİN BU ETKİNLİK ÖNEMLİ”
Ahmet Yorulmaz’ın Ayvalık’ta yaşayan herkesin hayatına küçük bile olsa bir dokunuş muhakkak kattığını belirterek Zeynep Kazancıgil, “Bu 3 gün çok değişik bir şekilde hazırlandı. Sevgili Kütüphane Müdürümüz Aygül Öncel Şahin beni aradığında tüm ekip alt yapısını hazırlamıştı. Çok etkilendim. Ayda 1 Ayvalık Dergisi’nde Ahmet Yorulmaz ile ilgili bir yazı yazdığım için katkı vermemi istediler. Kent hafızasının oluşması, Ayvalık’ın bizim için önemli olan değerlerin, her yere ulaşması için çok güzel bir iş yaptığını düşünüyorum” dedi.
“AHMET ‘BİR SİMİDE MUHTAÇ OLSAM DA AYVALIK’TA YAŞAYAYIM’ DEMİŞTİ. AYVALIK’I ÖYLE SEVERDİ”
Ahmet Yorulmaz’ın yol göstericiliğinde taktığı at gözlüklerini geniş bir perspektife çevirdiğini söyleyen Şaban Ersin Taş, “ Ahmet’in dostuyum. Allah bana bunu nasip etti. Ahmet dürüsttü, hakkını sonuna kadar koruyan insandır. Mükemmeliyetçi değildir ama kitaplarını baskıya girmeden önce 3 kez kontrol ederdi. Baskıdan sonra yanlışlık varsa, sayfalarını belirttiği bir yazı ile okuyucusundan özür diler. Bu kadar okuyucusuna saygılı bir insandır. Ayvalık’ta olduğum zaman Ahmet’in dükkânındaydım. Esas mesleği gazete bayiliği idi. Geylan Kitabevini 1963’te satın aldı. Evlendiğinde 2 gün dükkâna ben baktım. Not almışım o günü, “Ahmet evlenmeye gitti. 2 gündür dükkâna ben bakıyorum. Sabahları 5 te kalkmaktan çok yoruldum. Ahmet’in işi çok zor” diye. Ahmet herkesle tanışır, sohbet ederdi. Geylan Kitabevi mükemmel bir kitabevi oldu. Açıkça söyleyeyim İzmir’de öyle kitabevi yoktu. Kitabevine gelen kişilere ne aradığını sorar, kitapla ilgili detaylı bilgi verirdi. Detaylı bir hafızası vardı. Bu urum müşterilerin hoşuna gider, kitap almadan çıkmazlardı. Mesela bir röportajında demiştir ki, ‘Bir simide muhtaçta olsam Ayvalık’ta yaşayayım’ demişti ve hayatı ekonomik zorluklar içinde geçti. 2000-2010 arası en verimli dönemiydi. Ahmet’in en üzüldüğü konulardan biri evlat sahibi olamamasıdır. 2 sefer denediler. İlk çocukları birkaç ay içinde, ikinci çocuğu 1 yaşında vefat etti. Bu Ahmet ‘in içinde derin bir sızı olarak kaldı” dedi.
Ahmet Yorulmaz’ın hafta sonları kendilerine İtalyan makarna ile 3 çeşit sos yaptığını belirten Taş, “Her sos için bir tabak makarna yemeyi şart koşardı. Çok güzel günler geçirdik. Yazları Uğur Mumcu ile Ahmet Yorulmaz’ın sohbetlerine doyum olmazdı. Beraber Türkiye’yi kurtarırlardı. Müzik Profesörü Kamuran Gündemir de vardı. Biz 10 kişilik gruptuk. Müzik, siyaset konuşulurdu. Espriler gırla giderdi. Sonra yaprak dökümü başladı. Kamuran Gündemir’in ardından Işık Yorulmaz ve Öcal Beningtan’ı kaybettik 30 Mart’ta. Ankara’ya cenazeye gittik. Tam indik, telefon geldi. Ahmet Yorulmaz öldü. Ahmet’in cenazesine nasıl yetişirim diye araştırdım ama olmadı ben Ahmet’in cenazesine katılamadım. Eserlerinin ön kapaklarını ya da son kapaklarını okursanız Ahmet ile ilgili esprili şeyler bulursunuz. Hakikaten iyi bir yazardı. Akıcı bir şekilde yazıyordu. Midilli’ye gittik orada Ahmet’in itibarını gördüm. Bir kitapçıya gittik. Sarıldılar birbirine sanki 40 yıllık dost gibi. Bir köye gittik, dişçi muayenesine gittik. Dişçi meşgulmüş hastası varmış, bizi içeri almak istedi ama Ahmet çok kibardı, “Seni gördük yeter” dedi. Barışçıydı, Atatürkçüydü. Sosyal demokrat görüşlü ve çevreciydi.” Dedi.
“TAMAMEN KENDİNİ YETİŞTİRMİŞ BİR İNSANDI AHMET AĞBİ”
Ahmet Yorulmaz’ın yazı yazmaya başladığı ilk döneme tanıklık eden Besen Soral’ de söz aldı. “Beni okula götürürdü. Oğlan çocukları arkamdan taş atıyordu, Ahmet ağbi gelir beni okuldan alırdı. Ahmet ağbi ciğerlerinden hastalandı. Bir ara babam onu tedaviye gönderdi. Annem sütün içinde 2 yumurta kırar ona içirirdi. Ayvalık fevkalade zengindi. Şehir kulübü, tenis kulübü vardı. Babam daktilosunda yazması için ona izin verir, yazılarını kontrol edermiş. Ahmet abi herhalde biraz sol görüşlüydü. Babam hâkim ve yazılarını takip ettiğine göre, çok güzel anılarımız oldu. Kendi kendini yetiştirdi. O güzel Giritçesi. Ahmet abi kendiliğinden öğrendi. Ben onun sayesinde Uğur Mumcu ile ahbap oldum” dedi.
“TURİZM DERNEĞİNİ KURDUK, BİRLİKTE ÇALIŞTIK”
Panel konuklarından Ali Acar Kurul, mübadil çocuğu olduğunu dedesinin ilk tapu memurlarından olduğunu söyleyerek, “Ayvalık’ta turizm müdürlüğü yaptım. Ahmet Bey ile birlikte Turizm derneğini kurduk, birlikte çalıştık. Taksiyarhis Kilisesinde İsa’nın doğumundan ölümüne resimleri var balık derisi üzerine. Kilisede bir kitabe var. Kiliseyi turizme açmak istiyoruz, kitabede ne yazdığını öğrenmemiz lazım. Bir papaz geldi, okudu, Ahmet abi tercüme etti ve orasının ziyarete açılması için gayretleri oldu. Ahmet Yorulmaz benim için Ayvalık’ın doğası, tarihi ve kültürel özelliklerinin koruyarak dünyaya tanıtılması için çabalayan Ayvalık aşığı bir insandı.” Dedi.
“ÇOK İYİ BİR UZMANDI, KİM NE OKUR BİLİR ONA GÖRE KİTAP VERİRDİ”
Eski ve yeni Ayvalıklılar ile farklı yaş gruplarından katılımcılar olması nedeniyle mutlu olduğunu ifade eden Hakkı Sal, “Ahmet Abinin bizim jenerasyona katkılarını anlatacağım. O farkında değildi ama hepimize katkısı vardı. Ahmet Abinin lakabı komünistti ve o dönemde Ayvalık’ta 3 tane komünist vardı. İşte ben Komünist Ahmet’le 11 yaşında iken tanıştım. Ahmet Abi pasajı içinde kitabevi açtığında gerçekten İzmir’de bile öyle kitabevi yoktu. Kitabevi pırıl pırıl tertemiz, disiplini bir şekilde kitapları dizilmiş vaziyette. O dönem Ayvalık’a Fransız ve Alman turistler çok geliyordu. Ahmet Ağbi bir gazete sepeti aldı. O sepeti pasajın giriş kapısının sağına koydu. O sepette bir sürü yabancı gazete ile Time, National Geographic ile Playboy falan var. Yabancılar çok ilgi gösteriyor. Biz de küçüğüz, derilere bakmak istiyoruz. Ben de aldım Time dergisini kurcalıyorum, yerine koyarken Playboy dergisine bakıp bir şey görmeye çalışacağız. Derken Ahmet ağbinin eli omzuma değdi. Benim elimde Time dergisi var. ‘Senin dedi İngilizcen yeterli değil. İngilizceni geliştir, gel bana derginin eski sayılarını sana bedava vereceğim” dedi. Ben işi sonra anladım. O kadar zarif bir insandı ki, beni incitmeden, kırmadan o kadar zarif bir şekilde uyardı ki. Benim en etkilendiğim anımız budur. Ahmet ağbi hangimizin hangi dergiyi aldığını bilirdi. Bize isimlerimizle hitap ederdi. Bana Tom Miks derdi. Dergilerimizin kahramanları ile seslenirdi. Bunu dediği zaman bilirdik ki ‘Yeni sayınız geldi, toplanın çocuklar’ diyor. En önemli özelliği bizi yönlendirmesiydi. O bilirdi kim ne okur ona göre kitap verirdi. Çok iyi bir uzmandı, hepimizi çok iyi tanırdı. Böyle bir kitapçı hayatınızda hatırlıyor musunuz? O kitapçı değil yönlendirici bilirkişiydi. ” dedi. Panelin ardından katılımcılara lokma ikram edildi. Ayvalık İlçe Halk Kütüphanesi Kitap Kulübü tarafından hazırlanan Ahmet Yorulmaz’ın Kitapları sergisi, 13.30-14.30 saatleri arasında Sergi Salonunda gezildi.