“GAZETECİLİKTE, AHMET YORULMAZ CESARETİ LAZIM”

Nilgün KAYA

Ayvalık Halk Kütüphanesi’nce düzenlenen ‘Ahmet Yorulmaz Günleri’nin son panelinde, Ahmet Yorulmaz’ın ‘Gazeteci’ kimliği ele alındı.  Fatih Türkmenoğlu’nun sunduğu panelde, şehrinin hakkını arayan Ahmet Yorulmaz ‘cesaretinin’  günümüz gazeteciliğinde eksildiği vurgulanarak, meslekte Ahmet Yorulmaz ruhunun canlandırılması gerektiği ifade edildi.

Yazar-Gazeteci Ahmet Yorulmaz’ın, ‘mübadele yazarı’, ‘gazeteci’ ve ‘Ayvalıklı’ kimliklerini değişik düzeylerde ele alındığı ayrı paneller ve bu panellere destek veren nitelikte hazırlanan sergilerden oluşan etkinlik sona erdi. ‘Ahmet Yorulmaz Günleri’nin son panelinde, Yorulmaz’ın gazeteci kimliği, taşra gazeteciliği ve gazete yazılarıyla Ayvalık’a katkısı ele alındı.

11 Nisan Perşembe günü düzenlenen panel ‘Ahmet Yorulmaz; Bir gazeteci’ başlığını taşıdı. Program yapımcısı ve Gazeteci Fatih Türkmenoğlu’nun modertörlük yaptığı panelin konuşmacıları Gazeteci-Yazar Şaziye Karlıklı, Gazeteci Nilgün Kaya ve Mimar Hayri Kaan Köksal oldu. Ahmet Yorulmaz’ı ilkin kitaplarıyla tanıdığını, mübadele ile ilgili röportaj yaptıktan sonra Yorulmaz’a komşu olduğunu söyleyen Fatih Türkmenoğlu, “Hem insan olarak hem de gazeteci olarak tanıyorum ama sizler kadar yakından tanımıyorum. Bizi şu ortamda Ahmet Yorulmaz birleştirdi. Ahmet Yorulmaz pes eder miydi? Hayır. ” dedi.

“YORULMAZ, ŞEHRİNİN HAKKINI ARAYAN BİR GAZETECİYMİŞ”

Yerelde gazetecilik yapmakla büyükşehirde gazetecilik yapmanın farklı olduğunu ifade eden Gazeteci-Yazar Şaziye Karlıklı, “ Eskiden yerel gazeteler için büyük gazetelerde bölümler vardı. Türkiye’nin her yerinden haber gelir ama maalesef ufak bir şekilde yer alırdı. Yerel muhabirlerin çok sıkıntı çektiğini bilirim ulusal gazetelere haber yerleştirememekten ötürü ama bunun istisnaları var, Ahmet Yorulmaz gibi. Ahmet Yorulmaz neden diğer herhangi bir ilçenin gazetecilerinin önüne geçmiş, bence bu cesaretle ilgili. Bu gazetecilik cesaretinden öte bir şey, şehrin hakkını arayan bir adammış. Şehrini çok iyi tanıyor, bunu da Türkiye düzeyinde tanıtıp anlatabilme cesaretini gösteriyor. Bunu yapabilmek önemli ve bunu evrensel boyutta yapıyor. Gazeteci sadece tanıklığını anlatır ama o meraklı. Soru soruyor, sorularının cevabını arıyor. Böyle olunca şehrin ekonomik, kültürel siyasi ve turizm bakımından yeniden konumlandırıyor. Başka bir bakış açısı getiriyor. Üstelik bunu 1969’larda yapıyor.” dedi.

“AHMET YORULMAZ’I ANLAYIP, ONUN MERAKININ PEŞİNDEN GİTMELİYİZ”

Ahmet Yorulmaz’ın ilham verici olduğunu söyleyen Şaziye Karlıklı, “Yeni bir Ahmet Yorulmaz mı bekleyeceğiz yoksa Ahmet Yorulmaz’ı anlayıp, onun sorduğu soruların, meraklarının ve düşlerinin peşinden gidecek bireyler mi olacağız. Bence ikincisi. Geçmişin geleceğe hazırlanmak için bir anlamı var. Her birimizin sorması gerekiyor, bundan sonra Ayvalık’ta neler olmalı, Ayvalık’ta ne eksik, Ayvalık nereye gitmeli? Ahmet Yorulmaz burada bir sembol. Her birimiz birer yerel gazeteci olabiliriz. Gazetecilik ayrı bir şey ama vatandaş gazeteciliği ayrı bir şey. Gazetecinin yapabileceği şey gündeme getirmek. Ayvalık ölçeğinde ve Ahmet Yorulmaz özelinde, kentte gözünüze takılan her şeyin haberini yapabilirsiniz. Ahmet Yorulmaz’ın mirasına sahip çıkmalı, Ayvalık’ı ‘Rakı balık Ayvalık’ olarak koca bir lokanta olmaktan kurtarmalıyız. Ahmet Yorulmaz’ın işi zordu. Ayvalık’ı gündeme getirmesi için elindeki mecra sayısı son derece azdı. En az her birimiz Ahmet Yorulmaz gibi sorumluluk duyup gündeme taşıyabiliriz. Elimizde bu imkân var. Eksik olan ne? Ahmet Yorulmaz ruhumuz. Onu da bir şekilde canlandırmak, bir yerlerden kazıyıp çıkartmak gerekiyor” dedi.

“MARANGOZLUK YAPAN YORULMAZ, NASIL GAZETECİ OLUYOR, AYVALIK’I TÜRKİYE GÜNDEMİNE NASIL TAŞIYOR?”

16 yaşında diplomalı marangoz olan, 17 yaşında şekercide çalışan, 18 yaşında ofis görevlisi olan Ahmet Yorulmaz’ın nasıl gazeteci oluyor ve Ayvalık’ı nasıl Türkiye’nin gündemine getiriyor?’ sorusuyla konuşmasına Mimar Kaan Köksal, “Ben bu soruyu 3 yıldır kendime soruyorum ve araştırmama böyle başladım. Ahmet Yorulmaz’ın ayak izlerini takip ettim. Bibliyografya çalışmamı hazırlarken Ayvalık Gazetesi’nde 1950’lerde 4 tenkit yazısı yazdığını gördüm. Çocuk naifliği ile yazılmış yazılar ve bundan sonra Ahmet Beyin ilk yazısını 1952 yılında göreceğiz. O tarihe kadar şekerlemecide çalışıyor. Yazmasa da Yorulmaz’ın meraklı bir okur olduğunu biliyoruz, Refik Bartu’nun yazıhanesinde 3 sene çalışıyor. Ofiste getir-götür işleri yapıyor. Ayvalık gazetesinde kafası karışık idi, daha sonra netleşti mi? netleşmiyor. O süreçte babasını kaybedince kendi ayakları üzerinde durması gerekiyor. Bir mübadil aile çocuğu olan Mithat Eriş ile temas ediyor. Mithat bey o günlerde, İstanbul’da ‘Ali Dayı ‘ adında bir gazete çıkarıyor. Yorulmaz’a yatacak yer, yemek ve ufak cep harçlığı veriyor. Ahmet Yorulmaz kavga ediyor ve Mithat Eriş’ten ayrılıyor. Bu dönemde Cumhuriyet Gazetesi yazarlarından Fethi Pirinççioğlu ile diyalog kuruyor. Daha sonra Ayvalık’a dönüyor Yorulmaz. Daha sonra askere gidip geliyor. Fuat Geylan’ın kitap bayide duruyor. Basın hayatına majör katkıları olan Sami Süreyya Berkem ile diyalog kuruyor. Daha sonra Türk Dünyası adlı gazeteyi kuruyorlar. Gazete 32 sayısı çıktıktan sonra kapanıyor.  Gazete tamamen Ahmet Yorulmaz’ın ürettiği finansmanla çıkıyor. Yakın tarih üzerine iyi bir çalışma alanı olduğunu düşünüyorum bu gazetenin. 1962’de Milliyet ‘e geçiyor. Gazetede Ahmet Yorulmaz’dan 6 haber yayınlanmış” dedi. Ahmet Yorulmaz’ın haberlerinin Milliyet’ten 10 yıl sonra Cumhuriyet’te yayınlandığını belirten Köksal, “Ateş gazetesi adında muhalif bir gazetede yazıyor. Sonra suskunluk döneminde ilk Ayvalık broşürü çıkıyor. Turizm derneği kuruyor. Geylan Kitabevini alıyor. Gazeteci kimliği daha da oturuyor” dedi.

Fethi Pirinççioğlu’nun kızı Yasemin Pirinççioğlu ile telefonla görüşen Fatih Türkmenoğlu, sohbeti panele dâhil ederek Yasemin Pirinççioğlu’ndan Ahmet Yorulmaz hakkında bilgi aldı.

“YORULMAZ, AYVALIK’IN HEM HAFIZASI HEM DE DİLİ OLMUŞ”

Ahmet Yorulmaz’ın zeytininden denizine, doğal güzelliklerinden kültürel özelliklerine Ayvalık’ın hem hafızası hem de dili olduğunu söyleyen Gazeteci Nilgün Kaya, “Aralarında büyük babam ve büyük annemin de bulunduğu binlerce insanın zorunlu göçünün acısı ve hasretini yüreklere taşımış,  Ayvalık’ı hafızalarda diri tutmuş. Ayvalık, onun yazıları ile sürekli hayat bulmuş. Bu nedenle Yorulmaz’ı hem yaşamını adadığı kente anlatacak hem de kent belleğinde daha sağlam bir yere taşıyacak bu özgün ve örnek çalışma içinde yer almama fırsat verildiği için teşekkür ediyor, bu panele ‘Ustaya saygı’ olarak katılmaktan onur duyuyorum. Ahmet Yorulmaz, Ayvalık sanatına damga vurduğu kadar gazetesi ve güncel yazılarıyla da kent tarihine de kaynak oluşturmuş. Gazetecilik, yaşadığınız kentle gerilimli ve üretken bir ilişkidir. Eleştirel bir tavır, kent tarihinin unutulmasına karşı yazıya dökülmesidir. Büyük kentlerden sonra taşrada gazetecilik yapan Ahmet Yorulmaz’ın olayların nedenlerini irdeleyen, sorgulayan, haber takibi yapan, seslendiği toplumun değerlerini üste çekecek bir yayın politikasını elden bırakmadığını, bu anlayışla hareket ettiğini gördüm. Bir sayısında okurlara yapılan açıklamada, ‘parolamız taşra gazeteciliğinde çığır açmak. Daha iyiye, daha güzele ulaşmaktır’ deniliyor. Ahmet Abi, bu parolaya uygun davranmış. Ayvalık’ın, müze kent olduğunun bilincinde, kültürel ve doğal varlıklarını koruduğu ölçüde ayrıcalıklı bir güzelliği olacağını ve turizmle besleneceğinin ayırdında olduğunu savunmuş,  2004 yılında yayınlanan “Bir dakika’ başlıklı köşe yazısında.  Tarihi belgeler ışığında, Sarmısaklı ya da Sarımsaklı şeklinde lı takısı takılmasıyla aslından epey uzaklaştırıldığını, yanlışta diretildiğini yazmış. Esasında Sarımsak denilmesi gerektiğini hatırlatmış bize. Ayvalık’ın 1919’a gelinceye kadar sabunculukta çok ileri olmasına karşın yeniliğe, makineleşmeye, daha güzel sabun üretmeye adapte olmamasından ötürü sabunculuğun önce Nizip’e, sonra Adapazarı’na, sonra İstanbul’a kaptırıldığını ve sabunculuğun yok olduğuna da yine söyleşimiz sırasında değinmişti. ‘ Batı dünyasında bibere, sardalyaya bile müze yapılıyor’ diyerek, Ayvalık’ta sabun ve zeytinyağına bir müze kuramadığı eleştirisini getirmiş,  bunu söylediği zaman yapmakla yükümlü sayılması gereken varlıklı kişilerin kızdığını söylemişti. Ayvalık’a, kitapları, çevirileri kadar gazetesi ve gazetecilik yönüyle de emek vermiş. Yerel gazeteleri ‘ Türkçesi düzgün olmayan, doğru bilgiler içermeyen ve haber yazma tekniğinden habersiz birileri tarafından yazıldığı anlaşılan ‘ haberler nedeniyle eleştirmiş. Gazetedeki yazılarında mesleğine eleştiri getirmiş çoğu zaman. İnsanların haber izlemek ve okumak istediğini ancak bir iki tanesi hariç gazetelerin objektif haber ve yorum yapamadığını belirterek,  ‘Ne oluyoruz, nereye gidiyoruz?’ diye sormuş vatandaşlar adına. Sağlıklı haber almanın olanaksızlığına dikkat çekip, İsyan etmiş.   Ahmet Yorulmaz haberciliği, gücünü Yorulmaz’ın entelektüel birikiminden ve Ayvalık sevgisinden almış. Haberleri ve yazılarında, dünyadan kopuk bir taşra kasabası değil evrensel düzeyde bir kent olması gereken bir Ayvalık portresi var çünkü.31 Mart 2014’te aramızdan ayrılan Ahmet Yorulmaz’ı özlüyorum, usta bir gazeteci olarak tecrübelerini paylaşmasını, bir abi olarak öğüt vermesini, esprili ve öğretici sohbetlerini. Onun hikayesi bizim hikayemiz diyorum ve buradan ona sevgilerimi saygılarımı yolluyorum” dedi.

Panelin ardından Hayri Kaan Köksal tarafından hazırlanan ‘Türk Dünyası satırlarındaki Ayvalık’ başlıklı sunum, Kütüphane Seminer Salonunda gerçekleştirildi. Ahmet Yorulmaz’ın ‘Ayvalık’ı Gezerken’ adlı monografisine ithaf edilerek düzenlenen ‘Ayvalık’ı gezerken’ başlıklı gezi, Taylan Köken yönetiminde gerçekleştirildi.

İŞ ADAMI AHMET SUCU’NUN JESTİ BEĞENİ TOPLADI

İş adamı Ahmet Sucu, Ahmet Yorulmaz’ı anma etkinliğine özel olarak tasarladığı zeytinyağı şişesi ile Ayvalık’ın lezzetli zeytinyağını panel katılımcılarına hediye etti.  Sucu’nun ‘Ayvalık’ın bilge kişisi Ahmet Yorulmaz anısına’ başlığı ile hazırladığı özel tasarım zeytinyağı şişesi ve jesti takdir ve beğeni topladı.