Nilgün KAYA
Cumhuriyet Kadınları Derneği Ayvalık Şube Başkanı Gülden Sarıbaş, ‘25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele’ günü nedeniyle yaptığı açıklamada, “Ülkemizde, kadına yönelik şiddet, kadın emeği sömürüsü, kadın yoksulluğu, çocuk gelinler, okula gönderilmeyen kız çocukları toplumun kanayan yaralarıdır. Ulu önder Atatürk’ün altın tepside Türk kadınına sunduğu tüm haklara rağmen, Türk Kadını günümüzde maalesef hak ettiği yere gelememiştir.” Dedi.
Cumhuriyet Kadınları Derneği Ayvalık Şubesi yönetim kurulu ile birlikte yaptığı açıklamada Başkan Gülden Sarıbaş, “ Dominik Cumhuriyeti’nde, Rafael Trujillo diktatörlüğüne karşı örgütlü mücadele eden Mirabal Kardeşler 25 Kasım 1960 tarihinde, diktatörlük askerleri tarafından tecavüz edilerek öldürülmüşlerdir. Öldürülmelerinin ardından, diktatörlüğe karşı tepkiler ve ayaklanmalar artmış ve bir yıl sonra diktatörlük devrilmiştir. Bu sebeple, 1981 yılında toplanan Latin Amerika Kadın Kurultayı’nda, 25 Kasım, Kadına Yönelik Şiddette Karşı Mücadele ve Uluslararası Dayanışma Günü ilan edilmiştir. 1999 yılında ise Birleşmiş Milletler, 25 Kasım’ı, Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü olarak kabul etmiştir. Ulusal ve uluslararası düzeyde belirlenen politikalara ve uygulamalara karşın, kadınlara yönelik insan hakları ihlali ve kadınlara karşı ayrımcılık biçimlerinden biri olan ‘kadına yönelik şiddet’ yaygındır. Dünya üzerinde tüm kadınlar ülke, etnik köken, sınıf, din, ekonomik ve/veya sosyal statü gözetmeksizin, toplumsal cinsiyete dayalı şiddete maruz kalma riski ile karşı karşıyadır. Kurtuluş savaşımızda vatanımızın bağımsızlığı için erkeği ile beraber cepheye giden Türk kadını, Cumhuriyetimizin kurulmasıyla beraber toplumda yerini almıştır. Cumhuriyetimizin kurulmasını takiben, Ulu önder Atatürk’ün altın tepside Türk kadınına sunduğu tüm haklara rağmen, Türk Kadını günümüzde maalesef hak ettiği yere gelememiştir. Ülkemizde, kadına yönelik şiddet, kadın emeği sömürüsü, kadın yoksulluğu, çocuk gelinler, okula gönderilmeyen kız çocukları toplumun kanayan yaralarıdır. Kadına yönelik şiddet, ülkemiz açısından da önemli toplumsal sorunlardan biridir. Eski adı ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın, Hacettepe Üniversitesi aracılığı ile yaptırdığı, 2014 tarihli kapsamlı rapor ortaya koymaktadır ki ülkemizde kadınların %36’sı fiziksel, %12’si cinsel ve %44’ü psikolojik şiddete maruz kalmaktadır. Cinsiyet ayrımı yapmadan tüm insanların eşit ve özgür olmasını isteyen toplumlar, bu özelliklere sahip insanlar yetiştirmek zorundadırlar. Bu gerçeğin bilincinde olan Ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk ¨Milletimiz güçlü bir millet olmaya azmetmiştir. Bunun gereklerinden biri de kadınlarımızın her konuda yükselmelerini sağlamaktır. Bundan dolayı kadınlarımız ilim ve fen sahibi olacaklar ve erkeklerin geçtikleri bütün öğretim basamaklarından geçeceklerdir.¨ demiştir. Ülkemizde de kadın-erkek eşitliğinin sağlanması amacıyla 2000’li yıllardan itibaren önemli yasal düzenlemeler yapılmıştır. 2004 yılında Anayasa’nın 10. maddesinin ilk fıkrasına “Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet bu eşitliğin hayata geçmesini sağlamakla yükümlüdür” ifadesi eklenmiştir. Türk Ceza Kanunu’nda 2005 yılında yapılan değişiklikler kadınların ve çocukların şiddetten korunmasına ve kadın-erkek eşitliğinin sağlanmasına yönelik önemli adımlar olmuştur. Evlilik içi tecavüz suç olarak düzenlenmiş, cinsel suçlar, topluma karşı işlenen suçlardan çıkarılıp, kişilere karşı işlenen suçlar altında, cinsel dokunulmazlığa yönelik suçlar kapsamına alınmıştır. 2011 yılında Cumhuriyet Başsavcılığına bağlı Aile İçi Şiddet Bürosu, Emniyet Genel Müdürlüğüne bağlı her karakolda Aile içi Şiddetle Mücadele Şube Müdürlüğü, 2012 yılında Jandarma Genel Komutanlığına bağlı Çocuk ve Kadın Kısım Amirliği birimleri bu alanda hizmet veren yeni birimler olmuştur. Keza Türkiye Cumhuriyeti, kadına yönelik şiddetle mücadelede hukuki bağlayıcılığı bulunan ilk uluslararası belge olan İstanbul Sözleşmesi’ni, ilk imzalayan ve onaylayan ülke olmuştur. Türkiye Cumhuriyeti aynı zamanda, 1979 tarihli Birleşmiş Milletler Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Tasfiye Edilmesi Sözleşmesi’ne (CEDAW) de taraf bir ülkedir. Önemli bir toplumsal sorun olan kadına yönelik şiddetin çözümü, koruma, önleme, kovuşturma ve politika üretme ilkelerinin etki biçimde uygulanması ile mümkün olacaktır. Bu konuda, devletin tüm mekanizmalarının, kamu kurumlarının, özel sektörün, medyanın, demokratik kitle örgütlerinin, kadın ve erkek olarak ülkenin her yurttaşının sorumluluğu bulunmaktadır. Cumhuriyet Kadınları Derneği olarak, ülkemizin kuruluş felsefesinin ve gayesinin bilincindeyiz. Cumhuriyet Devrimi’nin en önemli saç ayaklarından birinin, mutlak kadın erkek eşitliği olduğunun farkında olarak ve bu sorumluluğu taşıyarak, kadın onuruna saygıyı arttırmak için var gücümüzle mücadele edeceğimizi bildiririz.” Dedi.