Nilgün KAYA
EMEK Partisi Balıkesir İl Teşkilatı tarafından yapılan açıklamada, Korona salgınına kar hesabıyla değil halk sağlığını korumak için tedbir alınması gerektiğine dikkat çekildi.
EMEK Partisi Balıkesir İl Başkanı Cemil Tosunoğlu yaptığı açıklamada, “Koronavirüs salgını dünyayla birlikte ülkemizde de hızla yayılmakta ve vaka sayısı arttıkça kaos yaşanmakta, krizi yönetme konusunda sıkıntılar ortaya çıkmaktadır. Sağlık Bakanı’nın yaptığı açıklamalarda verdiği verilerin şeffaflığının kamuoyunda tereddütle karşılandığını görülmektedir. Elbette ilk günler katı bir toplumsal karantina tedbirinin alınmaması doğal sayılabilir ancak yurtdışından geliş ve gidişlerin, umre gibi toplu giriş çıkışların disiplinli bir şekilde takip edilmediği ve önlem alınmadığı görülmüştür. Sağlık çalışanlarının sağlığını koruma, gerekirse yedekli çalışabilecek planlamayı yapma, acil durumlar dışında kalan sağlık hizmetlerini kısmen yavaşlatma, salgın karşısında hızla devreye sokulacak hastane gibi sağlık merkezlerini planlama gibi tedbirler alınmamıştır; iş, gece yarısı kararıyla öğrencilerin yurtlardan çıkarılarak karantina binaları olarak kullanılmasına kadar gelmiştir. Fabrika, atölye ve hizmet birimleri gibi toplu üretim yapılan ve hizmet verilen yerlerde çalışanların ve dolayısı ile tüm toplumun sağlığını korumayı esas alan tasarruflarda bulunulmamıştır. Salgın tehdidi başlar başlamaz temizlik ve dezenfekten ürünlere fırsatçılıkla getirilen fiyat artışlarına müdahale edilmemiş, karaborsacılığa serbest piyasa mantığıyla göz yumulmuş, geçit verilmiştir. Salgını fırsat bilen sermaye kesimi ve onların sözcüsü siyasi iktidar, ücretsiz izin uygulamaları, kredi ve fonlarla teşvik, işsizlik fonunun daha fazla yağması gibi tedbirleri gündemine almış, ekonomik krizin üzerini salgın örtüsüyle kapatarak hak gasplarına ve işçi ve emekçilere fatura edilecek yüke iktisadi gerekçe yaratma yoluna gitmektedir. Elbette kişisel tedbirleri alma, kuralları uygulama önemlidir ancak salgınla baş etmek toplumsal bir sorundur ve sistematik müdahale ve tedbirler gereklidir. Burada esas görev ve sorumluluk elbette siyasi iktidarındır. Toplum sağlığının korunması ve salgının durdurularak geriletilmesi için;
1- Öncelikle siyasi iktidar ve sorumlu bakanlıkları Sağlık alanında örgütlü emek ve meslek örgütleriyle koordineli çalışmayı esas almalı, her gelişmede, her aşamada hiçbir kuşkuya, kaygıya yer bırakmadan, şeffaflıkla toplumu bilgilendirmelidir. Bu tür toplumsal tehdit oluşturan gelişmelerde panik halinin vereceği zararın tüm toplum olarak farkındayız. Ancak, her sosyal medya paylaşımını bozguncu addederek gözaltına alma, tutuklama ve tehdit etme yerine, herhangi bir açık kapı bırakmadan, şüphe ve kaygıya mahal vermeden tedbirler almak, iktidarın sorumluluğundadır.
2- Özel hastaneler kamu kurumları işleviyle, herhangi bir ücretlendirmeye gitmeden sağlık hizmeti vermeli, tüm sağlık kurumlarında, koronavirüs ile ilgili her türlü muayene, tetkik ve teşhis işlemleri hiçbir koşula bağlı olmadan, ücretsiz ve hızlı bir şekilde yapılmalıdır. Sağlık kuruluşlarının tüm personel, tıbbi malzeme, alt yapı eksiklikleri, araç-gereç gereksinimi hızla karşılanmalıdır.
3- Öğrenci yurtları yerine geçici olarak, kamu kurumları sosyal tesisleri, misafirhaneler, turizm işletmeleri ve oteller, sağlık hizmeti sunmaya ve karantinaya geçici sağlık hizmeti vermeye uygun hale getirilmelidir.
4- Mültecileri siyasi hesaplaşmanın ve devletler arası pazarlığın politikasına malzeme yapmaktan vazgeçilmelidir. Mültecilerin bulunduğu veya geçiş noktası olarak kullandığı alanlar başta olmak üzere kamplar ve mülteci yerleşim alanları toplum sağlığına, insani yaşam koşullarına uygun olarak yeniden gözden geçirilmeli ve buralarda sağlık hizmetleri, barınma, temizlik, su, elektrik vb. gibi gerekli tıbbi ve insani tedbirler alınmalıdır.
5- Yurttaşların su, elektrik, doğalgaz borçları nedeniyle yürütülen takibata son verilmeli, kritik olan bu süreçte ücretsiz kullanım için planlama yapılmalıdır. 15 Temmuz sürecinde ulaşım hizmetlerinde metropollerde yapılan uygulama ile ücretsiz hizmet verilebileceği görülmüştür. Ayrıca yine hijyenin önemli olduğu bu süreçte ihtiyaç duyan yurttaşların barınma sorununa çözüm bulunmalıdır. Temizlik ve dezenfekten ürünlerine ücretsiz ve kolay ulaşım sağlanmalıdır. Bu düzenin yarattığı yoksulluk sorununu çözmek yerine belli kesime yapılan sosyal yardımlar hemen hemen her belediyenin övünç nedeni olabilmektedir. Demek ki kaynak vardır ve istenirse halka hizmet için kaynak yaratılabilmektedir. Olası kaynak kısıtlı gerekçelerinin maddi temeli yoktur.
6- Okullar, kreşler ve genel eğlence yerleri geçici kapatılsa da hala toplu üretim ve hizmet alanları faaliyettedir. Acil ve zorunlu haller dışında üretim ve hizmetler geçici askıya alınmalı, çalışanlar ücretli izinli sayılmalıdır. Üretim yapmak, hizmet vermek zorunda olan yerler için yedekli çalışma, vardiyalı çalışma planlanmalı, çalışma süreleri düşürülmeli, koruyucu sağlık tedbirleri hiçbir uyarıya ve koşula bağlı olmadan alınmalıdır.
7- Ekonomik krizin yarattığı küçülme ve durgunluğun yanı sıra salgın nedeniyle yaşanacak herhangi bir durgunluğun sebebi işçiler, emekçi halk kesimleri değildir. İşverenlerin, sanayicilerin ve tüccarların ekonominin bozulması kaygısıyla uyarıları ve beklentileri işçi ve emekçiler için yeni hak gasplarını işaret etmektedir. Bugüne kadar işsizlerden çok patronlara teşvik fonu haline getirilen işsizlik fonunun daha fazla yağmasının gündeme getirilmemesi için bir neden yoktur. Salgın dünya çapında bir sorunsa; ki öyledir, o zaman bu sorunun çözümünde sermaye sahipleri de yükümlülük almalıdır. Acil ve zorunlu haller dışında durdurulacak üretim ve hizmetler nedeniyle ücretli izin uygulamasına gidilmeli, işsizler için herhangi bir koşula bağlı olmadan işsizlik fonundan aylık bağlanmalıdır. Zorunlu üretim hallerinde de herhangi bir ücret kısıntısına gitmeden çalışma süreleri kısaltılmalıdır. İşten atmalar yasaklanmalı, ücretsiz izin uygulamasına son verilmelidir.
8- Bu süreçte yurttaşların ödenmeyen banka ve kredi borçları için takibat işlemleri başlatılmamalı, başlatılmış olanlar durdurulmalıdır.
9- Sınır ötesi operasyonlara son verilmeli, sınır ötesindeki tüm güçler aşamalı ve kontrollü olarak geri çekilmelidir.
10- Çocuklu veya hamile kadın, hasta ve yaşlı tutuklu ve hükümlülerin durumları öncelikli olmak üzere salgın nedeniyle cezaevlerine ilişkin hızla düzenleme yapılmalı, serbest bırakma durumu bir çözüm olarak değerlendirilmelidir.
11- Sosyal mesafelenme zorunluluğu siyasi iktidarın demokratik tepkileri bastırdığı, talepleri susturduğu bir sosyal kapatmanın vesilesi haline getirilmemeli, bu zorunlu durum baskı ve zor uygulamalarını meşrulaştırmanın aracı olarak değerlendirilmemelidir.
Dünyaya hızla yayılan koronovirüs salgını sebebiyle kapitalist-emperyalist düzenin tüm insanlık ve doğa için yıkım düzeni olduğu, kâr için üretim değil insan ve toplum odaklı üretim ve hizmetin esas olması gerektiği bir kez daha açığa çıkmıştır. Hastalığın bu kadar hızla yayılmasının nedeni sağlık, sosyal güvenlik başta olmak üzere kamu hizmetlerinin neoliberal politikalarla ticarileşmesi ve işçi sınıfının yüzyıllara dayanan mücadeleyle elde ettiği kazanımların gasp edilmesidir. Bugün salgının sonuçlarını en acı şekilde yaşayan Avrupa ülkelerinde, neoliberal politikalara karşı verilen mücadelelere, işçi direnişlerine rağmen özelleştirmeler ve kamu hizmetlerinin ticarileşmesi, sağlığın ve sosyal güvenliğin tasfiyesinde ısrar edilmiştir ve bugün salgınla birlikte sağlık politikaları ve hastanelerin kamulaştırılması tartışılmaktadır. Bu boşluğun kamusal hizmet veya sosyal devlet yaklaşımıyla doldurulamayacağı da bizzat deneyimlerle görülmüştür. Halkımıza bir kez daha hatırlatıyoruz, salgına karşı mücadele eşitsizliklerin, ayrımcılığın, işsizlik ve yoksulluğun kaynağı olan kapitalist sisteme karşı mücadeleden bağımsız değildir, insanlığın geleceğini sosyalizmle hep birlikte kuracağız” dedi.