Nilgün KAYA
Emek Partisi Balıkesir İl örgütü, gıda kıtlığına yol açacak tarım politikalarından vazgeçilmesini isteyerek, ‘güvenli, ucuz ve temiz gıda için önlem alınsın, destek olunsun’ çağrısında bulundu.
Emek Partisi Balıkesir İl Başkanı Mehmet Cemil Tosunoğlu tarafından yapılan yazılı açıklamada, “Dünya Sağlık Örgütünün pandemi (küresel salgın) ilanının ve ülkemizde ilk Coronavirüs vakasının görülmesinin üzerinden bir aydan fazla bir süre, salgının Çin’de ilk ortaya çıkışının üzerinden ise üç ay geçti. Bu zaman zarfında salgın karşısında alınmayan önlemlerin arasında tarım sektörünü ilgilendirenler de var. Öyle ki tarımsal üretimi, üretici köylüyü görmezden gelen politikalar nedeniyle salgına kıtlık tehdidinin eklenmesi sürpriz olmayacak. Geçtiğimiz hafta “Çiftçilerimize destek olmak için 2020 yılı tarımsal desteklerinin yarıya yakınını bugüne kadar ödedik” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan eksik bilgi vermektedir. Yapılan ödeme 2019 yılı tarım destekleriyle ilgilidir ve tamamı hala ödenmiş değildir. Çiftçi 2019 yılında ekim hazırlığı yapmış, tarlasını sürmüş, tohumunu ekip gübresini saçmış, hasadını yapmış, harmanını sürmüş ve ürününü satmıştır. Bu süreçte tohumluğa, ilaca, gübreye ve mazota para ödemek için ya kredi çekerek yada başka yollarla borçlanarak tarım girdilerinin bedelini karşılamıştır. Tamamlanmayan destek bu sürece ilişkindir. 2020 tarım desteklerinden ise hiçbir haber yoktur. Üretici köylüye geçtiğimiz yıl verilmesi gereken destek bu yıl gecikmiş olarak, bir lütufmuş gibi sunuluyor.’
“KONUNUN MUHATAPLARI YOK SAYILMIŞTIR”
‘Siyasi iktidarın koronavirüs salgını tedbirleri kapsamında 21 ilde yazlık ekim tohumluğunun yüzde 75’inin hibe edilmesi vardır, ama bu da yeni bir uygulama değildir. Tarım Bakanının aralıklı olarak yaptığı açıklamalara bakılırsa üretici köylüler için çok şey yapılıyor ama nedense üretici köylüler salgın sürecinde yine yalnız ve desteksiz kalıyor. Bugün üretim yapamaz hale gelmiştir. Artan girdi maliyetleri üretimi zorlaştırmakta, hayvan yetiştiricileri daralan tüketim nedeniyle zor durumda kalmaktadır. Hükümet bu zor dönemi yine bir lütuf kaynağı olarak görmektedir. Tahıl ve bakliyat üretiminin arttırılması gerekçesiyle hazine arazilerinin tarıma açılacağı müjdesini verdi. Yani hazine arazileri yine yandaş şirketlere devredilmek üzeredir. Küçük üreticiyi görmeyen iktidar büyük tarım tekellerinin imkanlarını genişletmektedir. Bu siyasetin sonucu son 20 yılda ekilebilir tarım alanlarının 3,5 milyon hektarının boş kalması, çiftçi kayıt sistemine kayıtlı çiftçi sayısının 2,8 milyondan 2,1 milyona düşmesidir. Tarım ve Orman Bakanlığı bünyesinde kurulan 9 kişilik “Tarım ve Orman Bakanlığı COVID-19 Komisyonu”nda üretici köylüleri ve Ziraat Mühendislerini temsilen kimse yoktur. Yani konunun muhatapları yok sayılmıştır. Bugün diğer ülkeler muhtemel bir tarım krizine karşı önlemlerini artırmışlardır. İhracat sınırlamasından gümrük uygulamalarına kadar önlemler almaktalar. Bu durumda ‘tarımda işler kötüye gitse de ihtiyacımızı paramızla ithal ederiz’ diyebilecek bir zemin de daralmaktadır. Virüs salgınıyla birlikte kıtlığa bağlı olarak temel gıda maddelerinin emekçiler için aşırı fiyatlanacağı günler uzakta değildir. Aç ve muhtaç kalmamak için can çekişen tarıma, üretici köylülüğe nefes aldırmak ve halkın temel ihtiyacı olan gıda ürünlerinin ucuz ve temiz bir biçimde karşılanabilmesi için tarım destekleri artırılmalı, kapsamı genişletilmelidir. Bu bağlamda; Tarım ürünlerinde üretici köylülerin, çiftçi ailesinin alnının teri, emeğinin karşılığını alacağı bir fiyat garantisi verilmelidir. Dünya geneli akaryakıt fiyatlarındaki düşme gerçek anlamda pompaya yansıtılmalı ve köylünün kullandığı mazotta ÖTV ve KDV kaldırılmalıdır.
Tarımsal üretimde maliyeti oluşturan girdilerden ilaç ve gübre devlet tarafından karşılanmalıdır.
Sulama suyunda kullanılan elektrik borçları faizsiz ertelenmeli ve bu konuda yapılan takibat durdurulmalıdır. Özel yada devlet bankası, kredi kooperatifi fark etmez, çiftçi borçları faizsiz ertelenmelidir. Yem fiyatları düşürülmeli, faizsiz yem kredisi verilmeli ve köylünün elinde kalan süt (süt tozu ve peynir yapmak üzere) devlet tarafından alınmalıdır. Tarım arazileri ve meraların enerji ve maden şirketleri tarafından talanına son verilmelidir.
Borçla üretim yapan köylüye 2019 yılından kalma tarım destekleme ödemeleri tamamen ve nisan ayında ödenmelidir. 2020 tarım desteklerinin kapsamı genişletilerek artırılmalı ve bu yıl içinde ödenmelidir. Çiftçilerin SGK’ya olan borçları ertelenmelidir. Emek Partisi olarak, halkın açlık ve sefalete düşmesine neden olan politikaları sürdürmeye devam eden, kıtlığa karşı hiçbir önlem almayan iktidara karışı üretici köylülüğün yanındayız. Halkçı tarım politikaları için mücadelemiz de sürecektir. ‘ denildi.