HEMŞİRELERİ KURTARMAK İÇİN ARAYA GİREN AKADEMİSYEN, “BEN HAYATIMI HİÇE SAYARKEN SERBEST BIRAKILMASINI KABUL EDEMİYORUM”

Nilgün KAYA-Emrah Fatih Erdoğan

Ayvalık’ta, 5 Nolu Aile Sağlığı Merkezi’nde annesine vurdurmak istediği zatürre aşısının olmadığını öğrenince 3 hemşireyi darbeden E.B.K.’yi durdurmak için araya giren ve saldırgan tarafından bıçaklanarak yaralanan akademisyen Abdullah S. (66), olay günü yaşananları anlattı.

Saldırgan içeri girdikten kısa bir süre sonra çığlık seslerini duyduğunu vurgulayan Abdullah S, “65 yaş üzeri ve kronik rahatsızlığı olan biri olduğum için aslında kayıtlarım Ankara‘da, buraya doktorla görüşmeye geldim, ‘Zatürre aşısı yaptırabilir miyim?’ diye. 9 yıldır kanser tedavisi görüyorum. Doktorla görüşmek için sıra aldım. Doktor beyin kapısının önündeki monitörde adım vardı ama içeride hasta vardı. Hasta çıksın diye beklerken, saldırgan önümden geçti ve hemşire hanımların bulunduğu odaya girdi. O arada fazla zaman geçmedi, 1-2 dakika geçti. İçeri girer, girmez kapıyı kapattı. İçeriden birden fazla, birbirinden farklı kadın çığlığı gelmeye başladı. İçeriden çığlıklar gelince kapıya koştum. Kapıyı açtığımda hemşirelerden birisi başını tutuyordu. Başından darbedilmiş. Diğerini saçından yakalamış, başını öne eğmiş, yumruk atıyordu. Ben kapıyı açınca, o haldeyken bırakınca kızcağız düştü yere. Niyetim, onu yakalayıp jandarmanın gelmesi için beklemekti. İki yakasından tutup duvara yapıştırdım. O arada sağ elmacık kemiğimin üzerine yumruk yedim. O yumruğu yedikten sonra karşılık vermek zorunda kaldım. Aramızda bir boğuşma oldu. Başını eğdim, saçlarını tuttum. O arada bıçağı kullanma fırsatı doğdu. Ben görmedim.”

ÖLEBİLİRDİM.TEK AMACIM VARDI; O KADINLARA YARDIM ETMEK”

Kendi kızının da sağlıkçı olduğunu ve sağlık çalışanlarının da insan olduğunun unutulmaması gerektiğini dile getiren Abdullan S. “Üzüldüğüm yer şurası, benim de kızım sağlıkçı. Aynı şey onun da başına gelebilirdi. Kaldı ki şu koronavirüs belasını yaşadığımız en sıkıntılı günlerde, böyle ‘Benim anneme niye aşı yapmıyorsunuz?’ diye gelip burada, hiçbir imkanı, sorumluluğu, yetkisi olmayan sağlık görevlilerine zarar vermeye çalışmak insanlık dışı bir şey. Benim müdahalem, o kadınların çığlıkları, insan oluşları ve sağlık personeli olmalarıyla alakalı. Şu anda korunması gereken personeller. Bana zarar verebilirdi bıçak orada damara denk gelebilirdi. Hayati tehlike olabilirdi ama bunları hiç düşünmedim. Bir tek amacım vardı, o kızcağızlara yardımcı olabilmek. Bu saldırgan, mahluk diyeceğim. Mahluğu zararsız hale getirip jandarmaya teslim etmek istedim” diye konuştu.

BEN HAYATIMI HİÇE SAYARKEN SERBEST KALMASINI KABUL EDEMİYORUM”

Saldırganın tüm yaşananların ardından serbest kalmasını kabul edemediğini ve hem sağlık çalışanlarının hem de kendisinin tehdit altında hissettiğini anlatan Abdullah S., konuşmasını şöyle sürdürdü: “Daha sonra duyuyorum ki, içeri girip kapıyı kapatınca arkasında anahtar aramış, bu bakın çok önemli. ‘Siz benim anneme nasıl aşı yapmazsınız, hepinizi öldüreceğim’ diye, bıçakla gelmesi, bunun niyetini ortaya koyuyor. Yetkililerden bir şey rica edeceğim. Ben 66 yaşındayım. Bu çocuk belki 30-35 yaşında ve ben kronik rahatsızlığı olan bir insanım. Hayatımı hiçe sayarak orada bu çocuklara yardımcı olmaya çalıştım, sağlık görevlilerine. Bunun karşılığında bu mahlukun adli kontrol şartı ile serbest bırakılmasını kabul edemiyorum. Ben kendimi hayati tehlikeye atarken, hiçbir şey düşünmeden hayatımı ortaya koyarken, akşam doktor bey aradı beni, ‘Hocam lütfen kendinize dikkat edin. Adli kontrol şartı ile serbest bırakılmış, size de zarar veresinden korkuyoruz biz’ diye ikazda bulunma ihtiyacı hissediyor. Şimdi böyle yaşanır mı? Bir tarafta sağlık personeli darbediliyor, hayatınız ortaya koyuyor yardımcı olmaya çalışıyorsunuz. Ondan sonra vatandaş serbest bırakılacak ve siz tehdit altında olacaksınız. Ben bunu kabul edemiyorum. Yetkililerden bir ricam var, lütfen bu sorunlar çözülsün. İnsanlar bu sorunları yaşamasın” dedi.