” HAKLARIMIZDAN VAZGEÇMİYORUZ”

Nilgün KAYA

Ayvalık Kent Konseyi Kadın Meclisi 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü nedeniyle bir açıklama yaptı.

Ayvalık Kent Konseyi Kadın Meclisi Başkanı Havva Taylan tarafından yapılan açıklamada, “Neoliberal kapitalizmin etkisiyle ne yazık ki ülkemizde de uzun süredir güvencesizlik ve yoksulluk kıskacında kadın emeğini ve bedenini, daha fazla denetim altına alma çabası pandemiyle birlikte hız kazanmıştır. Pandemi süreci bahane edilerek sermayeye sonsuz sömürü alanı yaratma çabası kadın emeği üzerinden gerçekleştirilmek istenmektedir. Sosyal yardım verilerinin gösterdiği üzere kadın yoksulluğu ve işsizlik oranı ülke tarihinde görülmemiş düzeyde artmıştır. Pandemide yaygınlaştırılan esnek ve güvencesiz çalışma biçimleri, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden kaynaklanan yapısal sorunlar nedeniyle kadınlar açısından çok daha ağır sonuçlar yaratmıştır.”

” VAZGEÇMİYORUZ! VAZGEÇMİYORUZ! HAKLARIMIZDAN VAZGEÇMİYORUZ! ”

“Pandemi en temel sektörlerde çalışanların önemli bir kısmının kadınlardan oluştuğunu ve kadınların ne denli hayati işlerde çalıştığını görünür kıldı. 2020’de yaşanan önemli istihdam kaybına rağmen, kadınların ücretli ve ücretsiz çalışma saatlerinin toplamı erkeklerinkini saatlerce aştı. Kadınların işyerlerinde iş yüklerinin, evde ev işi ve bakım yüklerinin pandemi ile iyice artması, kadının emeğinin ve toplumsal üretimde kapladığı yerin aslında sanıldığının aksine ne denli çok olduğunun anlaşılmasını kolaylaştırdı. Bunların üstüne kapitalizmin “evim, evim, güzel evim” diye allayıp pulladığı hanelerin, şiddetin ve sömürünün de mekanları olduğu bir kez daha aşikâr hale gelince, salgın yasaklarına ve sosyal medyaya sıkıştırılma çabalarına rağmen kadınların mücadelesi sokaklardan uzak kalmadı.”

” SUSMUYORUZ, KORKMUYORUZ, İTAAT ETMYORUZ! ”

​”Ekonomik sorunların, geçim sıkıntısının, şiddet ve baskının, ev işleri, çocuk ve hasta bakımının cenderesinde her açıdan sıkışmış kadınların birbirlerine uzattıkları dayanışma eli bazen bir kadının hayatını kurtarıyor, bazen çocuklarının karnını doyuruyor. Kadın cinayetlerinin faillerinin cezalandırılması için örgütlenen kamuoyu baskısı gericiliği ve kapitalizmin adaletsizliğini teşhir ediyor. Kadınlarımızın sadece şiddete uğradıktan sonra sahiplenilmesi korunmaya çalışılması bir sonuçla uğraşmaktır. Kadına, çocuğa, farklı olana şiddetin ardında toplumsal, geleneksel, eğitimsel nedenlerin olduğunu unutmayalım. Şiddeti gösteren erkeği de annesi, ailesi yetiştiriyor, onlar da küçük, masum birer çocuktu. Şiddeti ailesinden öğrendi. Bu büyük yaranın iyileşmesi tüm kadınların bilinçlenmesi ve mücadelesi ile mümkündür.”

“YAŞASIN 8 MART! YAŞASIN KADIN DAYANIŞMASI! ”

“Türkiye’nin yıllarca ilk imzacısı olmakla övündüğü İstanbul Sözleşmesi, kadınlara yönelik şiddetle mücadelenin etkin bir şekilde nasıl gerçekleştirilebileceğini adım adım tarif eden, herkesin anlayabileceği bir dilde şiddetle mücadelenin temel ilkelerini anlatan bir metindir. Yıllardır kadına yönelik şiddetle mücadele eden, kadınların deneyimlerini gören, onlardan öğrenen, şiddetin her kadının hayatındaki farklı tezahürlerini ve şiddetten uzaklaşmaya çalışırken karşılarına çıkan engelleri gören feminist kadınların deneyimlerini aktarması ile yazılmıştır. ​70’li yılların ortalarından bu yana küresel ve yerel bağlamlarda kadına yönelik şiddetle mücadele etmek için yapılması gerekenler tartışılıyor, kadın örgütleri kendi deneyimlerini biriktirip paylaşırken devletler de yasaları ve gerekli mekanizmaları üretiyor. İstanbul Sözleşmesi’nin öncü niteliği ise kadına yönelik şiddeti sadece kadınları koruyarak sonlandırılacak bir olay olarak görmeyip şiddetin önlenebilir olduğuna da dikkat çekmesidir.” Dedi.