Nilgün KAYA
Körfez Bağımsız Kadın Dayanışması, İstanbul Sözleşmesinin Cumhurbaşkanı kararı ile feshine karşı dava açtı.
Ayvalık, Gömeç, Burhaniye, Edremit, Küçükkuyu’dan 19 kadın Körfez Bağımsız Kadın Dayanışması çatısı altında bir araya gelerek Danıştay’da dava açtı. Gönüllü avukatlar Filiz Sonsuz ve Nedret Akova’ya çok teşekkür eden kadınlar yaptıkları açıklamada, “Bilindiği gibi, 20 Mart 2021 tarihinde gece yarısı yayınlanan bir Cumhurbaşkanlığı Kararı ile Türkiye Cumhuriyeti’nin; İstanbul Sözleşmesi olarak bilinen Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi’nden çekildiği ilan ve iddia edilmiştir. Söz konusu tasarrufun; kadınların on yılları aşan mücadelesi ile elde ettiği bir kazanım olan; toplumsal cinsiyet eşitliğinin tesisi için üye devletlere ciddi sorumluluk yükleyen önemli bir hukuki kazanıma yönelmiş ciddi bir müdahale, yok sayma olduğu açıktır. Bu nedenle İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmediğimize, vazgeçmeyeceğimize ilişkin çeşitli eylem ve etkinliklerimizi devam ettiriyoruz. Söz konusu karar usul açısından da hukuksuz hatta yok hükmünde bir karardır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin öncülüğünde, tam bir toplumsal mutabakatla, TBMM’ce oy birliği ile onaylanan bu sözleşmenin, bir gece yarısı Cumhurbaşkanı iradesi ile feshedilmesi fonksiyon gaspıdır. Bu hukuksuz tasarrufun kabul edilmesi, temel haklara ilişkin tüm uluslararası sözleşmeleri tartışmalı ve hukuki güvenceden yoksun hale getirir ki bunun sonucu tam anlamıyla otoriter ve sadece şekli bir cumhuriyet rejiminin kabulüdür. Kadınlar ne eşit ve özgür yaşam haklarından, ne de diğer demokratik haklarından vazgeçer. Bu nedenle bir çok alanda devam eden mücadelemizi hukuki alanda da veriyoruz ve söz konusu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin iptali için Ayvalık, Burhaniye, Gömeç, Edremit, Küçükkuyu’dan kadınlar olarak toplu davamızı açıyoruz. Bu süreçten sonra Danıştay’ı hukukun gereğini yapmaya ve söz konusu kararı ivedilikle iptal etmeye davet ediyoruz. İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmek kadın cinayetleri ile etkin mücadele edilmediği, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmadığı, kadın ve kız çocuklarının özgürlük ve güvenlik hakkının korunamadığı bu koşullarda kadınları ve çocukları daha da korumasız bırakmak demektir. Bu durum Devletin AİHM’de AİHS m. 5 kapsamında mahkumiyetini getirecektir.
İstanbul Sözleşmesi bizimdir, vazgeçmiyoruz, vazgeçmeyeceğiz!” dedi.