“TOPLU GÖRÜŞME KOMEDİSİNİ KABUL ETMİYORUZ”

Nilgün KAYA

Ayvalık Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Cumhuriyet Meydanında yaptığı açıklamada, 5,5 milyon kamu emekçisini ilgilendiren toplu görüşmenin ‘oldubitti’ ye getirildiğini belirterek ‘Toplu görüşme komedisini kabul etmiyoruz.” Dedi.

27 Ağustos Cuma günü gerçekleştirilen açıklamada, “5,5 milyon kamu emekçisini ve emeklisi olarak geleceğini doğrudan ilgilendiren “Toplu Görüşme”süreci varılan mutabakatla sona ermiştir. Kısacası 5,5 milyon kamu emekçisi ve emeklisi bir “oldubitti” durumu ile karşı karşıya bırakılmış, Memur-Sen le hükümet arasında yapılan görüşmeden kamu çalışanlarını memnun eden bir anlaşma çıkmamıştır. Kısaca dağ fare doğurmuştur. Varılan mutabakata göre;  Hükümetin 12 Ağustos’ta yaptığı ilk teklifin 2022 yılı için sadece 1 puan, 2022 için ise 2 puan, artırıldığı mutabakat büyük kazanım, bir başarı gibi sunulmaktadır. Buna göre masaya “yetkili” sıfatı ile oturanlar ve bu dönem ortak hareket ettikleri konfederasyon 2022 için %21 maaş artışı artı %3 refah payı artı 600 TL önceki dönem kaybı talep etmiştir. Yani 2022 yılı için %39 maaş artışı talep etmiştir. Buna karşım 2022 yılı için altışar aylık dilimler halinde %.5.+%7 maaş artışına imza atmıştır. Yine 2023 için %17 maaş artışı + %3 refah payı teklifine karşılık altışar aylık dilimler halinde %8 + %6 oranına imza atılmıştır.

Kısacası iki yıl için toplamda %67,2 maaş artışı teklif eden “yetkili” konfederasyon iki yıl için toplamda %26 oranına imza atmıştır. Başarı bu mudur. Bu kamu çalışanlarını satmak değil midir.Öte yandan refah payı talebi yine görmezden gelinmiştir. Bunun yerine hali hazırda sadece sendika üyesi kamu emekçilerinin yararlandığı 3 ayda 135 TL tutarındaki toplu sözleşme ikramiyesi 235 TL artırılarak 3 ayda 400 TL’ye çıkarılmıştır.

Zam hangi enflasyon rakamına göre yapıldı?

Hükümetin ilk teklifin kabul etmeyen Memur-Sen ve Kamu-Sen, yüzde 1 farkı kabul etti. Gıda enflasyonu yüzde 40’a yaklaşmışken, 2022 için yüzde 5+7 ve 2023 için yüzde 8+6 zam memurun nesine yetsin? Doğalgaza, elektriğe ve suya yapılan zamlar ortada. Kiralar enflasyon ile doğru orantılı olarak yükseliyor. Vatandaş elini nereye atsa zam karşısına çıkıyor. Enflasyon karşısında eriyoruz. Eriyen sadece maaşlarımız değil, hayatımız. Hepimiz bir yerlerden kısıyoruz. Enflasyon bu denli yükselmeye devam eder ve maaşlar aynı oranda artmazsa tehlikeli bir tablo karşımıza çıkacak. Ayrıca mutabakatın sunumunda Üç yıl önce bizzat Cumhurbaşkanı tarafından verilen 3600 ek gösterge sözü hakkında “toplu sözleşme dönemi içinde yapacağımız çalışmaları meclise yasa haline getirilmek üzere göndereceğiz” denilmiştir. Kısacası 3600 ek gösterge ve sözleşmeli personel konularında yine suya yazı yazılmıştır. Durum ortada olmasına rağmen “çalışanlarımızı enflasyona ezdirmedik, ezdirmeyeceğiz nutukları atılmıştır. Türkiye pandemi döneminde dünyada vatandaşlarına en az doğrudan yardım eden ülkelerin başında gelmesine rağmen, sefalet oranındaki artışlara gerekçe olarak pandemi harcamaları gösterilmesi de manidardır. Tüm bunlardan sonra soruyoruz, bu mudur başarı? Bu ülkede çarşıda, pazarda, mutfakta yaşanan gerçek enflasyon %45’i aşmıştır. İğneden ipliğe her şeye zam yağmurunun devam ettiği,

Üretici ve tüketici enflasyonu arasındaki makasın tam 26 puan açıldığı dolayısıyla hayat pahalılığının önümüzdeki dönemde bırakalım düşmeyi daha da artacağının açık olduğu koşullara rağmen hiç kimsenin inanmadığı hedeflenen enflasyon rakamlarını temel alan bu mutabakatın neresi başarılı? Bu mutabakatta: Kamu emekçilerinin yıllardır yaşadığı gelir vergisi adaletsizliğine son verilmesi yine yok. Emekli olduğumuzda maaşlarımızın yarı yarıya düşmesine yol açan ek ödemelerin emekliliğe yansıtılması başlığı yine yok. Farklı adlar altında güvencesiz istihdam edilenlerin kadrolu-güvenceli istihdama geçirilmesi yine yok.

“4/C’li 4/B’liler” olarak bilinen kamu emekçilerinin ek ödeme, emeklilik gibi temel sorunlarının çözümü yine yok.

Sayıları yüz bini aşan Yardımcı Hizmetler Sınıfının yaşadığı mağduriyetlerin giderilmesi yine yok.

Torpilin, kayırmanın kapsını sonuna kadar açan mülakat sitemine son verilmesi yine yok.

OHAL KHK’leri ile sorgusuz-sualsiz işinden ekmeğinden edilen kamu emekçilerinin görevine iadesi yine yok.

Kadın kamu emekçilerine yönelik ayrımcılığın önüne geçilmesi için kadın taleplerinin kadın emekçiler tarafından görüşülmesi ve mutabakat metninde ayrı bir başlık altında yer alması yine yok.

Kamu kurumlarında ücretsiz kreşler açılması, söz konusu kreşler açılıncaya kadar kreş yardımı verilmesi yine yok.

3600 Ek göçsterge bu metinde yok.Vaat var.Sonuç olarak ortada taraflar arasında bağlayıcılığı olan bir toplu sözleşme metni değil, 3600 ek gösterge ve sözleşmeli personeli durumu başta olmak üzere bir vaat-temenni metni vardır.

İşkolları toplu sözleşmelerinin içeriği ise “teknik çalışmalar devam ediyor” denilerek tamamen belirsiz bırakılmıştır.

KESK olarak 20 milyonluk devasa bir kitleye sefalet, yoksulluk, güvencesizlik dayatan bu mutabakatı KABUL ETMİYORUZ!

Yıllardır yaşanan kayıplar, biriken sorunlar bu yıl konfederasyonların tekliflerine daha fazla yansımıştır. Bu yıl konfederasyonların maaş artış talepleri başta olmak üzere pek çok talebi ilk defa bu kadar bir birine yakınlaşmıştır.

Ancak bugün altına imza atılan mutabakat taleplerde ortaklaşmadan daha önemli olanın bu talepler için mücadelede ortaklaşmak olduğunu açık bir şekilde ortaya koymuştur.

Biz her şeye rağmen sendika-konfederasyon olmanın gereğini yerine getirmeye devam edeceğiz. Hak ve çıkarlarını korumak ve geliştirmekle görevli olduğumuz 5,5 milyon kamu emekçisi ve emeklisinin sesi olmayı sürdüreceğiz.

Ayrıca,vahim olan bir durum daha varki sözleşme imzalandıktan sonra yapılan basın toplantısında sayın çalışma bakanı % 1 den az üyesi olan ve kanunla kurulmuş sendikalar için ‘Merdiven altı yapılanmalar’ ifadesini kullanmıştır ki bu cümle kabul edilemez. Kendi gibi düşünmeyen,kendinden olmayan herkesin,her kurumun aşağılanması ,ötekileştirilmesi,yok sayılması huyundan bir an evvel vazgeçilmelidir. Bu ifadeden dolayı sayın bakan özür dilemelidir.

“Basın toplanstısında neden sustular?”

“Kamu emekçileri adına görüşmeleri sürdüren Memur-Sen ve Kamu-Sen genel başkanları neden sustu?Sayın Bakan’ın ifadelerine karşı sessiz kalan Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın ve Kamu-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci daha önce reddettikleri zam oranına ve seyyanen ödemelere de sesini çıkarmadı. Basın toplantısında bir kelime dahi etmediler. Emekçinin hakkını korumak, sağlıkta ve diğer tüm alanlarda liyakati öne çıkarmak, yapılan türlü haksızlığa karşı sesini yükseltmek “merdiven altı” sendikacılıksa, biz gururla “merdiven altı” oluruz. Biz emekçilerin hakkını savunanların tarafında olup büyüyeceğiz.

Bizleri yıllardır siyasi iktidarın ve yine bu iktidarın Hakem Kurulunun iki dudağı arasından çıkacak kararlara mahkum eden mevcut sisteme karşı grev hakkı ile tamamlanmış gerçek toplu sözleşme sistemi için mücadelemizi sürdüreceğiz. Bu toplu görüşme komedisini kabul etmiyoruz.” Denildi.