Hazırlayan: Nilgün KAYA
Anadolu’da 19. yüzyılda zeytine dayalı endüstrinin geliştiği bir kent olarak öne çıkan ve UNESCO Dünya Kültür Mirası geçici listesine ‘Endüstriyel Peyzaj’ başlığı ile giren Ayvalık’ın yaşadığı kentsel değişim, Mimar Vedat Tokyay tarafından bir sunum ile gösterildi. Kentsel değişimin kıyılardan başlaması gerektiğini savunan Tokyay ile Ayvalık kent dokusu ve değişimin neden gerekli olduğu üzerine konuştuk.
NEDEN VEDAT TOKYAY?
Hazırladığı sunum geçtiğimiz aylarda tekrar gündeme gelen Mimar Vedat Tokyay, ODTÜ Mimarlık bölümünü 1976 yılında bitirdi. 1990 yılında, tasarladığı Çimentaş Genel Müdürlüğü binası ile Ulusal Mimarlık Yapı Dalı birinciliğini aldı. 2000 yılında, Marmara Taşınabilir Deprem Okulları ile Ulusal Mimarlık Yapı Dalı Birinciliğini alan Tokyay, kamu yapıları, oteller, ev ve ofis binaları ile kentsel tasarımlar üzerine çalışıyor. Biri ‘ Mimarlığın oluşumunda saydamlığın ışığı’ , diğeri de ‘ Mimarlık ve Ahşap yapı ilişkileri’ başlıklı iki kitap yazan Tokyay, İzmir Ekonomi Üniversitesi Mimarlık bölümünde konuk öğretim üyeliği yapıyor.
“AYVALIK’TAKİ MİMARİ DOKUYU KONUTLAR, ENDÜSTRİYEL YAPILAR, DÜKKANLAR VE DİNİ YAPILARLA BİR BÜTÜN HALİNDE ALGILAMALIYIZ”
Nilgün KAYA- Betonlaşma ve çarpık yapılaşma ile Anadolu’da görünümün bir kentten diğerine girerken değişmemesi, bir örnek kentlere neden olurken Ayvalık kentsel ve mimari dokusuyla farkını gösteriyor. Siz bu dokuyu nasıl tanımlarsınız?
Vedat TOKYAY- Ayvalık, diğer Anadolu kentleriyle kıyaslandığında, kültürel miras stoğu en gelişmiş olanlarındandır. İşte bu özelliğinden dolayı, sokaklarında dolaşıp geçmişin izlerini sürmeye çalışan çok fazla insanla karşılaşırsınız. Kentin bu mimari dokusu, 2-3 katlı, ahşap veya sarımsak taşından, ½ pencere oranlarına sahip, cumba çıkmalı, kiremit çatılı, bazıları Neo-klasik tarzda üçgen çatılı, yuvarlak taş kolon cepheli yapılarda, diğerleri ise tipik bir Safranbolu evi gibi eli böğründeli, çıkmalı, hımış duvarlı yapılar sayesinde duyumsanır. Elbette, bu doku sadece evlerde değil, depolar, yağhaneler, atölyeler ve fabrikalarda da izini sürdürmektedir. Hatta, Ayvalık’ın Ortodoks Kiliseleri ve Ayazmalarının, İstanbul ve diğer Anadolu kentlerimizde gördüğümüz kiliselerden farklılıkları vardır. Ayvalık’taki mimari dokuyu, konutlarla, Endüstriyel yapılarla, dükkanlarla ve kiliselerle birlikte bir bütün halinde algılamalıyız.
Nilgün KAYA- Ayvalık’ın kentsel dokusu, tarihi değeri gerek yerel yönetim ve gerekse kentte yaşayanlar tarafından yeterince biliniyor ve önemseniyor mu sizce?
Vedat TOKYAY- Ayvalık tarihi ile kentin endüstrisi, varlık düzeyi ve kentteki mimari yapı birlikte, birbirlerini etkileyerek gelişmişlerdir. Şu anda gördüğümüz ve göremediğimiz tüm mimari yapılar, yapıldıkları zamanın endüstrisi, kültürü, limanın hareketliliği, mal sahiplerinin varlık düzeyi ile ilgilidir. Örneğin, Anadolu’da hatta dünyada bir örneği olmayan “konutların iki kapılı olma durumu” ve nedenleri çok az kişi tarafından bilinmektedir. Bazı tarihi yapıların geçmiş öyküsü ve özgün işlevlerinin de çok bilindiğini düşünmüyorum. Ayrıca, Ayvalık mimarlığının tarihi, görünürde olanlar kadar olmayanları da içermektedir. Örneğin şu anda günümüze tek bir binası kalmış Ayvalık Akademisi ne kadar bilinmektedir? Paşalimanı karşısındaki Tımarhane adasındaki geçmiş yaşam kültürü hakkında ne kadar bilgimiz var? Kanelo rıhtımı ile Gümrük arasındaki yapı adasının zamanında oteller bölgesi olduğunu ne kadar biliyoruz? Bu bölgenin deniz kıyısında şimdi yerinde durmayan Yorgale ve Gonat isimli gazinoların varlığını bilen var mıdır? Yeni yerine taşınan Belediyemizin kullandığı yapının geçmişini ne kadar biliyoruz? Bilgiye sahip olmak onu önemsemeyi beraberinde getirir. Bilgi ise öncelikle kitaplarla, yayınlarla, okul eğitimiyle, daha sonra da bu kitapları okuyup araştırmakla elde edilir. Eğer, şu ana kadar Ayvalık, kendi hakkında bir turistik tanıtım kitapçığı, bir broşür, bir kent haritası bile üretemediyse o zaman hiç kimseyi suçlamayalım. Görev öncelikle kamunundur. Valiliğin, Kaymakamlığın, yerel yönetimlerin ve Üniversitelerin görevidir. Bu boşluğu yıllar önce Ahmet Yorulmaz doldurmaya çalışmıştır. Daha sonra 2019 yılında, Salim Kaptan, Faruk Ergelen ve Müjdat Soylu’nun yayımladığı “Yılların içinde Ayvalık” kitabı ve Yunan Mimar Psarros’un büyük bir birikime dayanan “Ayvalık” kitabı önemli bir boşluğu doldurmuştur. Ancak bu kitaplara ortalama Ayvalıklının erişmesi bile çok zordur. Bu yüzden, kentin tarihsel önemini ve kentsel dokuyu ortalama insanlara anlatmak üzere sivil toplum örgütlerinin düzenleyeceği “kent konuşmaları” tarzında toplantılar yapılmalıdır. Çünkü Ayvalık vatandaşının, kentte yerel veya merkezi iktidarın yapmayı planladığı her türlü eylemi değerlendirebilmesi için öncelikle içinde yaşadığı kentini tanıması gerekmektedir. Kentlinin, kentini tanımadan kentsel haklarını kullanması olanaksızdır.
“BİR KENTİN ÖZGÜN OLMASI O KENTİN KİMLİĞİNİ TAM ANLAMIYLA OLUŞTURDUĞU ANLAMINA GELMEZ”
Nilgün KAYA- Tarihi evlerin restorasyonu, sokaklar ve kent düzenlemesi çalışmaları Ayvalık’ta ne durumda? Tarihi evler restore edilmesi tek başına Ayvalık’ı güzelleştirir mi?
Vedat TOKYAY- Konumuz, Ayvalık’ın güzelleşmesi değil, bu kentin çöküntü halinde duran atıl alanlarının kamusal mekanlara dönüştürülmesidir. Yani tek tek yapıların iyi bir şekilde restore edilmeleri, bir Endüstriyel Kültür Mirasına sahip Ayvalık’ın böyle bir kimliğe sahip olmasını sağlayamaz. Kentin tümüne sinmiş olan Kolektif belleğin başarılı bir Değişim Projesiyle Ayvalık’a hak ettiği kimliği vermesidir önemli olan…
Nilgün KAYA- Kent kültürünün önemli unsurlarından biri olan mimari, tarihi yapılar sadece bünyesinde yaşayanları değil kentin sosyo-ekonomik hareketliliğini de etkiliyor. Bu açıdan bakıldığında tarihi evler, endüstriyel yapılar ve tarihi kent dokusu Ayvalık için ne anlama geliyor? Gerekli hareketliliği sağlıyor mu?
Vedat TOKYAY- Dışardan bakıldığında, Ayvalık özgün bir kent gibi duruyorsa, bu halini biraz gurme turizmine, biraz da sokaklarda izlenen potansiyel kentsel dokuya borçludur. Ancak, bir kentin özgün olması o kentin kimliğini tam anlamıyla oluşturduğu anlamına gelmez. Sözünü ettiğiniz sosyo- ekonomik dinamizmin sağlanması, kentin kimliğini gerçekleştirmek amacıyla donatılmış bir değişim düşüncesine bağlıdır. Bu dinamizmin sağlanması, tüm Ayvalıklıların dahil olduğu ve özümsediği bir Ayvalık Değişim Projesiyle gerçekleşebilir. Ayvalık Değişim Projesi, endüstriyel kültürel miras ekseninde yürütülmelidir. Bu Endüstriyel Kültürel Miras, iki kapılı sokaklardan başlayıp deniz kıyısındaki fabrika, depo, atölye, yağhane, konak ve bu yapıların konut alanlarını kapsamaktadır.
Nilgün KAYA- ‘Ayvalık’ın kentsel değişime gereksinim duyduğu buna da kıyılardan başlanması gerektiğini’ savunuyorsunuz. Neden bir değişime gereksinim var?
Vedat TOKYAY- Bu sorunun bir dizi yanıtı vardır. Yanıtlardan ilki ve en önemlisi, 19. Yüzyılda büyük bir sanayi ve ticaret zenginliğine sahip yağhaneler, buharlı fabrikalar, depolar ve sabunhanelerin 80’li yıllarla birlikte çalışmaması, dolayısıyla büyük bir çöküntünün olması sonucunda işlevsizleşen bu yapı ve çevrelerinin yeni bir projeyle kamusal kullanıma açılarak kimliklerini kazanmalarıdır. İlk yanıtı destekleyen ikinci yanıt ise, özellikle Cumhuriyet meydanı ile Kırlangıç fabrikası arasındaki en önemli bölgede Ayvalıklıların denize ulaşımlarının olanaksızlığıdır. Bu bölgede insanların denize ulaşımlarının önündeki engeller, iki adet büyük benzin istasyonu, yanlarındaki düğün salonu, arkasındaki büyük tekne park alanı, Jandarma’nın bomboş duran duvarlı alanları denize sıfır bir dizi kamu yapısı ve restore edilmediğinden dolayı atıl duran denize sıfır bir dizi sanayi yapısıdır. Değişimin amacı, tüm bu engelleri ortadan kaldırarak bu alanları kamunun algısına ve deniz kıyısı kullanımına açılmasını sağlamak olacaktır. Üçüncü yanıt ise, Kanelo Rıhtımı ile Eski Gümrük arasındaki kamusal rıhtımın restoranlar tarafından kamuya kapatılmış olması ve Eski Liman’ın önündeki Gümrük meydanının otopark olarak kullanılarak, aynı şekilde kamu kullanımından tecrit edilmesinin önüne geçilmesinin zorunlu olmasıdır. Açıkçası, Ayvalık’ın en değerli tarihi bölgesi ranta kurban edilmiştir. Değişimin amacı Kanelo Rıhtımı ile Gümrük Meydanını deniz yoluyla birleştirip Gümrük meydanını kafe ve balıkçı meyhanelerine ayırmak ve tarihi Gümrük Binasını da bir Müze gibi değerlendirmektir. Dördüncü yanıt, gerekli olan tüm sosyal olaylara ve ulaşım, festival vb. etkinliklere (niteliği ve niceliğinden dolayı) mekan olamayan ve kendi içinde çok donatı eksiği ve sorunları bulunan Cumhuriyet Meydanını yepyeni bir tarzda ele almanın de değişimin önemli bir parçası olmasıdır. Bu meydan, şu haliyle Ayvalık’ın kimliğini yansıtmaktan çok uzaktır. Beşinci yanıt ise Sefa mahallesinden Paşa limanına kadar olan Çamlık bölgesinin denizle olan ilişkilerini düzenlemenin değişimin bir parçası olmasıdır.
Nilgün KAYA- İtalo Calvino’nun Görünmez Kentler kitabında dediği gibi ‘Bir kentin soracağımız sorulara verdiği cevabıdır asıl hayranlık uyandıran’ cümlesine Mimar Vedat Tokyay, Ayvalık ekseninde nasıl bir ilave yapar? Ayvalık’ın kentsel kimliğini bütünleyen ve ortaya koyan nasıl bir proje önerir?
Vedat TOKYAY- Ayvalık’ta yer alan tüm sivil toplum örgütlerine ve resmi kurumlara sunmaya başladığımız Ayvalık Değişim Projesinin ilk etabı, en önemli ve sorunlu yer olan deniz kıyısının değişimini hedeflemektedir. Bu aslında, Cunda köprü ayrımından Paşa limanına kadar kesintisiz bir bölgedir. Projenin ortak teması ise, Ayvalık kentinin kolektif belleğini çizime yansıtarak kimliğini bulmasına yardımcı olmaktır. Bu Projeyi hazırlayan ekipte Mimarlar, Kent Plancıları, Sosyologlar, Peyzaj Mimarları olmalıdır. Bu bölgede uygulanacak olan Kentsel Mimari düzenleme projesinin Ayvalık’taki ticari, sosyal, kültürel yaşamı canlandıracağını düşünmekteyiz. Ayvalık kentinin bir Kent Müzesi yoktur. Zeytinyağı müzesi bir apartman dairesine hapsedilmiştir. Tiyatro, Sinema ve Müzik ile bu kadar ilgili olan bu kentin bu etkinlikleri sağlayacak yıl boyunca çalışacak kapalı bir salonu yoktur. İnsanların deniz kıyısında yürüyüş yapabilecekleri kesintisiz 1 km alanı yoktur. Deniz kıyısında bir festival yapılabilecek kalite ve büyüklükte bir alanı yoktur. Böylesi bir projenin ancak Ulusal Mimari Proje Yarışmasıyla elde edilebileceği kanaatindeyiz. Avrupa’da en az 2000 m2 kamusal bir yapı veya çevrenin zorunlu olarak yarışmaya açıldığını bilmekteyiz. Ayrıca, bir dizi kentimizde (Çanakkale, İstanbul [Kadıköy, Üsküdar, Taksim], Urfa, Torbalı, Mersin, Antalya, Antakya, Ankara, Bursa, Kayseri, Uşak) kentsel alanların yarışmaya açıldığını ve kentlerin bu yarışma sonuçlarına göre dönüştüğünü bilmekteyiz. Neden Ayvalık böylesi bir değişimi hak etmesin?
Nilgün KAYA-Küreselleşme ile kentler değişiyor. Kentsel değişim kaçınılmaz bir durum. Bu durumda asıl sorun; kent dokusu ve kültürü korunarak bilinçli, planlı bir değişimin nasıl sağlanacağı. Bu şekilde bir yaklaşım olmadığında yani kent küreselleşmenin girdabına bırakıldığında Ayvalık’ı ne bekliyor, Ayvalık kent kültürü nasıl etkilenecek?
Vedat TOKYAY-Güzel soru. Günümüzde, kentsel değişim ve dönüşüm sözleri herkes tarafından farklı anlamlara gelebiliyor. Örneğin bazıları küreselleşmeyi daha kalabalık ve yoğun kentler olarak okurken, benim aklımdan geçen küreselleşme, kentin tenha, ancak dışardan gelen kültürel akımların kenti (festivaller, konserler, imza günleri vb) yoğunlaştırdığı bir durumdur. Ayvalık, büyük endüstri yatırımlarının olduğu bir kent değil. Dolayısıyla, küreselleşmenin endüstriyel bir ayağı yok. Ayvalık ekonomisi, zeytinyağı temelli bir tarım, endüstri ve ticaret ile Kültür Turizmine dayanıyor. Ayvalık, aynı zamanda emeklilerin, sanatçıların ve yazarların göç ettiği bir kent. Burada sorulması gereken soru, kent ekonomisinin ve Kültür Turizminin zenginleşmesi için nelerin yapılmaması, nelerin yapılması gerektiğidir. Aşağıdaki yanıtlar, aslında Ayvalık’ın “küreselleşme girdabına” bırakılmaması ve “kentsel değişimi” yaşaması için gerekenleri açıklamaktadır.
1.Yapılmaması gerekenler: *Ayvalık dokusuna aykırı, her Anadolu kentinde görülebilecek vasat çağdaş yapılar yapmamak;
*Kentin her alanını, her tarihi meydanını otopark ile doldurmamak, kentin içine araba trafiğini asgari düzeyde sokmamak;
* Tarihi yapıların restorasyonunu emlakçılara bırakmamak;
* Kanelo rıhtımını Gümrük Meydanından izole eden yapılaşmalara izin vermemek
*Ayvalık kıyısında kara üzerinde yüzlerce teknenin park etmesine izin vermemek
*Ayvalık ana çarşı yolu üzerinde benzin istasyonları kurmamak
*Ay ışığı Manastırı gibi, haftanın bir günü kamuya kısmen açılan, 6 günü “soylulara hizmet eden” restorasyonlar yapmamak
2.Yapılması gerekenler:
*Öncelikle tarımsal anlamda, Zeytinliklerin mutlak anlamda rant tehlikesinden korunacağı bir yasayı çıkarmak
*Ayvalık zeytin, zeytinyağı ve sabun üretiminde kalitenin artırılması için, sertifikalar çıkaracak ve Arge çalışmalarına destek olacak Zeytin Araştırma Enstitüsünü kurmak
*Ayvalık’ın tarihsel anlamda ne olduğuna ilişkin, Turistler için bir kent tanıtım broşürü ve kent haritasını çıkarmak
*Ayvalık tarihi evlerinin konaklama amacıyla kullanılabilmesi için gerekli Turizm yatırım fonlarının devreye sokulması ile bir dizi restore edilmemiş köhne yapılaşmanın da önüne geçilmiş ve Turizm desteklenmiş olacaktır.
*Ayvalık sokaklarının sağlıklılaştırması, hem kentin sürdürülebilirliği hem de turizm açısından zorunludur. Şu anda, yanlış yapılmış bir taş kaplama ve altyapı tesisatının zayıflığıyla karşı karşıya olduğumuzu anlamak için bir yağmurda sokakları gezmemiz yeterli olacaktır.
*Ayvalık kenti içinde restorasyonu bekleyen “Aya Triada” gibi bir dizi başka önemli tarihi kamusal yapının bir an önce restore edilmesi gerekmektedir
*Önceki sorularda çok net biçimde ifade ettiğim Ayvalık Sahil Kıyısının, bir an önce Mimari Proje Yarışmasıyla projelendirilmesi ve hızla yaşama geçirilmesi gerekmektedir.
Ayvalık hem kentsel dokusu hem de turizm potansiyelleriyle çok değerli bir kenttir. Unesco Endüstriyel Kültürel Miras listesinde aday durumdadır. Kentsel kimliğine ulaşabilmesi için yukarıda size açıkladığım yöntemlerle topyekün bir değişim geçirmesi gerekmektedir.
Sunumdan Fotoğraflar: