“KAMU KURUMLARI VE YEREL YÖNETİMLER SORUNLARI ÇÖZMEK YERİNE ETRAFINDAN DOLAŞIYORLAR”

Nilgün KAYA

Edremit Çevre Platformu (EDÇEP) Başkanı Kubilay S. Aktürk, Edremit Körfezinde ürkütücü boyutlara ulaşan deniz kirliliğinin ortaya konulmasının öncesi ve sonrasını kamuoyu ile paylaşarak, Balıkesir’de kamu kurumları ve yerel yönetimlerin çözüm bulmak yerine sorunların etrafından dolaşmayı tercih ettiklerini ve vatandaşla iletişimsizlik sorunları olduğunu ifade etti.

Edremit çayında her yıl artan kirliliğin ve buna bağlı yaşanan halk sağlığı sorunlarının önüne geçilmesi için yetkililerden çözüm beklenirken, sadece görüntüde bile kirliliğin olmasına karşın Balıkesir Sağlık İl Müdürlüğü’nün ‘iyi’ sonucu ile şaşkınlık yaşayıp yüzme suyu kalitesini incelettiren Edremit Çevre Platformu, çevre ve halk sağlığı açısından ürkütücü sonuçları geçen günlerde kamuoyu ile paylaşmıştı.

“VATANDAŞ İÇİN VAROLAN KURUMLARIN VATANDAŞLARIN TALEPLERİNİ ANLAMAYARAK, ‘HAYIR ÖYLE BİR SORUN YOK’ DEMESİ OLACAK İŞ Mİ?”

Müdürlük ile derneğin analiz sonuçları arasındaki çelişkinin sorulduğu kurum ve yerel yönetimin konuya nasıl yaklaştığını göstermek için dilekçeleri alınan yanıtları da kamuoyu ile paylaşan dernek başkanı Kubilay S. Öztürk, “Balıkesir’de kamu yönetimini temsil eden kurum ve kuruluşlar ile yerel yönetimlerin, ne yazık ki bazı konularda çok ciddi bir “vatandaşla iletişimsizlik” sorunları var. Aynı dili kullanarak anlaşamamayı mümkün kılıyorlar. Oysa bütün bu kurumlar vatandaş için varlar. Buna rağmen, vatandaşların bazı taleplerini ısrarla anlamamak, “hayır öyle bir sorun yok” demek olacak iş mi? Sonuçta böyle bir tarz, aslında vatandaşı “tahrik etmek” anlamına gelmiyor mu? Hayır, amaç “durumu idare etmek” ise, buna da nasıl dayanıyor acaba vicdanları? “Evet, öyle bir sorun var ve projemiz hazır, programımız da bu” diyecek birileri yok mu gerçekten? Bu kadar mı vatandaşa çare olmaktan, iletişim kurmaktan uzaklar? ” Diye sordu.

“YILLARDIR DENİZ KİRLİLİĞİNDEN YAKINIYORUZ. NEDENİNİ DE HERKES BİLİYOR ”

Öztürk, ” Edremit Körfezi’nde yıllardır denizin kirliliğinden yakınıyor vatandaşlar. Nedenlerini de herkes biliyor. Tatilciler, kendisi veya çocuğu hasta olunca, bir daha gelmiyor Körfez’e. Yazlıkçılar ne yapsın, evleri burada onların? Sürekli oturanlar ne yapsın peki? Haliyle onlar bu durumdan şikayet ediyor ve kurumlar ile yerel yönetimlerden çözüm bulmalarını istiyorlar. Muhatapları bir tarafta Çevre İl Müdürlüğü ve Sağlık İl Müdürlüğü, diğer tarafta Büyükşehir Belediyesi ve BASKİ. Ne oluyor bu muhataplara başvurunca? Yıllardır yatırım yapılmıyor, kalıcı bir çözüm getirilmiyor soruna. Vatandaşların bıkıp da kirliliğe katlanmayı seçeceklerini düşünen yönetici de yoktur herhalde. Taleplerin daha da yüksek sesle dile getirileceğini biliyorlar. Çünkü temiz bir çevrede yaşamak hakları vatandaşların. Seçilmiş veya atanmış yöneticinin görevi ise bunu sağlamak. Duymamak veya sorunu yok farz etmek çözüm olabilir mi bu durumda?

Gelin isterseniz, bu yaz döneminde konuya nasıl yaklaştıklarına yakından bakalım. Daha Haziran ayında vatandaşlar sorunlarını ilettiler bir dilekçeyle: “Balıkesir İl Sağlık Müdürlüğü… bu sene de 25 Mayıs ve 8 Haziran tarihlerinde yapılan yüzme suyu analiz sonuçları yayımlanmış bulunmaktadır. Buna göre sahillerimizdeki tüm numune noktalarının sonuç değerleri “İYİ” olarak açıklanmıştır. / Oysa özellikle Edremit Çayı’nın denize döküldüğü Altınkum sahillerinde ve Pina Çayı’nın denize döküldüğü Akçay sahillerinde ne yazık ki çok yoğun bir kanalizasyon kokusu, bulanıklık ve köpüklenme gözlenmektedir son aylarda. Bu nedenle, analiz sonuçları ile halihazır durum arasındaki bu çelişki anlaşılamamakta, analizlerde hata yapılmış olabileceği ihtimali kamuoyunu rahatsız etmektedir. Böyle bir hata ihtimalinin gerçek olması durumda, hem halk sağlığı ciddi bir tehlikeyle karşı karşıya kalacaktır, hem de ilçemizin turizm gelirlerinde önemli bir düşme yaşanacaktır. / Bu durumun kontrol edilmesini ve koku durumu ile yüzme suyu analiz sonuçları arasındaki çelişkinin açıklanmasını…”. Bu dilekçeye verilen yanıtta Balıkesir İl Sağlık Müdürlüğü “25.09.2019 tarih ve 30899 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan ‘Yüzme Suyu Kalitesinin Yönetimine Dair Yönetmelik’ gereğince” uzun uzun neler yaptığını, nasıl numune aldığını, nerede analiz edildiğini ve analiz sonuçlarına kamuoyunun nasıl ulaşılacağını anlattı. Fakat sorulana cevap vermedi, bu tür dilekçelere verilen standart bir “tek tip cevap” göndermeyi tercih etti. Mesela şikayet edilen yerden artık numune bile almadıklarına hiç değinmedi bile.

Vatandaşlar işin peşini bırakmadılar. Zira ciddi bir koku ve kirlilik yaşanıyordu. Bu kez Ağustos ayında kendileri anılan yerden bir numune aldırıp analiz ettirerek tekrar sordular Sağlık İl Müdürlüğü’ne “Balıkesir ili Edremit ilçesinde, özellikle yaz döneminde Edremit Çayı’nın denize döküldüğü bölgede vatandaşları rahatsız edecek boyutta kötü bir kanalizasyon kokusu olmaktadır. Kamuoyundaki hakim kanaat, özellikle gece saatlerinde şiddetle artan bu kokunun, o bölgedeki Zeytinli Atıksu Arıtma Tesisi’nden dereye deşarj yapılmasından kaynaklandığı yönündedir. Nitekim o bölgede tesisin bir by-pass borusu dereye bağlıdır. Bunun dışında bir kaçak deşarj noktası veya atıklarını dereye bırakacak bir hayvan çiftliği vb. de bulunmamaktadır. / Bu durumda sorunu bilimsel açıdan netleştirmek ve anlamak amacıyla, akredite bir şirkete Edremit Çayı’nın denize döküldüğü noktadan numune aldırmak suretiyle bir analiz yaptırma gereği ortaya çıktı. Sonuçta ne yazık ki, aşağıda sunulan şekilde 100 mililitre deniz suyunda en fazla 1.000 birim olması durumunda insan sağlığı için tehlike yaratan E. Coli % 50 fazlasıyla 1.500 çıktı. Yine 100 mililitre deniz suyunda en fazla 370 birim olması durumunda insan sağlığı için tehlike yaratan Enterekok ise % 459 fazlasıyla 1.700 birim çıktı. / Burada gerçekten ciddi bir sorun bulunmaktadır. Bu deşarjı kim, nasıl yapabilmektedir? Yasal ve vicdani sorumluluğu yok mudur? Balıkesir İl Sağlık Müdürlüğü’nün görevi ‘Yüzme Suyu Kalitesinin Yönetimine Dair Yönetmelik’ gereğince bu bölgeden numune alıp analiz yapmak değil midir? Durumu çok daha önceden saptamak neden mümkün olamamıştır? Arıtma Tesisi böyle bir sorunun kaynağı ise neden Balıkesir Büyükşehir Belediyesi, BASKİ ve Çevre İl Müdürlüğü gereğini yapmamaktadır? / Konunun aydınlatılması ve halk sağlığı açısından gerekli önlemlerin ivedilikle alınması..”. Buna da bir yanıt verildi elbette: “İlimizde deniz suyundan numune alınması ve analiz yapılması çalışmaları İl Sağlık Müdürlüğümüzün koordinasyonunda oluşturulan İl Yüzme Suyu Komisyonunun yaz dönemi öncesinde aldığı kararlar doğrultusunda ve oluşturulan takvime göre sürdürülmektedir.” diye başlayan yanıt, yine uzun uzun neler yaptıkları anlatılarak devam ediyor ve “İlimizde 2022 yılı içerisinde deniz suyu kaynaklı hastalıklar konusunda önceki yıllara göre vaka artışı tespit edilmemiş ve öncelikli olarak tedbir alınacak bir durum görülmemiştir.” İfadesiyle bitiyordu. Dikkat edin lütfen, yine o noktadan neden numune alınmadığına ve neden sonuçların bu kadar kötü çıktığına dair hiçbir söz bulunmamaktadır. . “Hastalık yok” da denilmemekte, “artmadı” denilmektedir.

Fakat vatandaşlar BASKİ’den de durumu sordular tabii ki. Bakalım oradan gelen yanıt nasıldı: “..başvurunuzda, Balıkesir ili Edremit ilçesinde özellikle yaz döneminde Edremit Çayı’nın denize döküldüğü bölgede vatandaşları rahatsız edecek boyutta kötü bir kanalizasyon kokusu olduğu ve gece saatlerinde şiddetle artan bu kokunun, o bölgedeki Zeytinli Atıksu Arıtma Tesisi’nden dereye deşarj yapılmasından kaynaklandığı söylenmektedir. / Edremit Zeytinli Atıksu Arıtma Tesisi’ nin hem Edremit çayına hem de Ege denizine deşarj izni bulunmaktadır. Söz konusu olan Zeytinli Atıksu Arıtma Tesisi SAİS (Sürekli Atıksu İzleme Sistemi) ile 7/24 her 15 dakikada bir numune alma ve online veri gönderme sistemi ile Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na veri aktarmaktadır. Yaz dönemi boyunca arıtma tesisimizde herhangi bir olumsuzluk yaşanmamıştır. SAİS ile izlenen su giriş çıkışları ve analiz değerlerimiz bunu doğrulamaktadır. Mevcut arıtma tesisimizde çamur susuzlaştırma işlemi yapılmakta olup; bu işlem sırasında arıtma tesislerinde zaman zaman koku oluşabilmektedir. Özellikle sakin ve basık havalarda istemesek de zaman zaman çevreyi koku ile rahatsız etmek durumunda kalabilmekteyiz. Bu da arıtma tesisleri proseslerinde olabilecek durumlardandır. Ayrıca yıllardır Edremit Çayında yapılamayan ıslah çalışmalarına geçtiğimiz yıl BASKİ, Büyükşehir Belediyesi ve DSİ ortak protokolü ile başlanmış olup, halen devam etmektedir. Islah çalışmaları sırasında çıkan dip çamur da kokuya ve bakteri oluşumuna zemin oluşturmaktadır. Yeni sezona kadar ıslah çalışmalarının tamamlanması hedeflenmektedir. Çalışmalar tamamlandığında bu tür problemlerin ortadan kalkması beklenmektedir.”. BASKİ bir kısmı “standart yanıt” olan cevabında ilginç şekilde kirliliği inkar etmiyordu, “bizde günah yok ama şöyle sebepler olabilir” diyordu özetle. Peki inandırıcı geldi mi? Herkes suçsuzsa, BASKİ de 110 bin kapasiteli bir tesiste, yazın muhtemelen 7-800 bin nüfusun atıksuyunu arıtabiliyorsa, dere kendi kendini mi kirletiyor?

Şimdi bütün bu yanıtları, yaklaşımları üst üste koyan vatandaşlar hangi sonuca varmalı? İnsan sağlığını tehdit edecek seviyede kirlilik var mı? Var. Sebebini merak edip çözümüne koşan var mı? Yok. Dere ağzını “kirlilik izleme noktası” olmaktan çıkartan bir İl Yüzme Suyu Komisyonu var mı? Var. “Hata yapmışız, hemen düzeltelim” diyen var mı? Yok. Her kurum kendi penceresinden bakıyor mu? Evet. Bütüne bakıp ortak bir bakış yaratabilen var mı? Hayır… Affedersiniz ama bu durum vatandaşı ciddiye almamak anlamına gelmiyor mu? Taleplere karşı anlamaz davranma, geçiştirme, sorunun üstüne gitmek yerine etrafından dolaşma gibi bir tarz hakim olabilir mi kamu yönetiminde, yerel yönetimde? Böyle yapılır ise, dilekçe verme, göreve davet etme yolunun tümüyle tıkanacağı, yok olacağı ve bunun yerine vatandaşların artık bağırarak seslerini duyurma yolunu seçebilecekleri hiç mi akıllarına gelmiyor? Daha dikkatli ve daha ciddi olmak gerekmiyor mu?